Diego Areso, tasarımın ulusal ödülünü kazandığını söylemekte biraz tereddüt ediyor. “Bu konu hakkında konuşmak beni utandırıyor,” diyor. Ah, Diego, bu nasıl bir mütevazılık! Tasarımın ulusal ödülü, sadece bir ödül değil, bir yaşam tarzı. Ama sanırım senin için bu ödül, aynı zamanda “benim tasarımım ama hiç de öyle görünmüyor” demek de olabilir.
Düşünsenize, bir gün arkadaşlarınızla bir kafede oturuyorsunuz ve “Ben ulusal tasarım ödülü sahibiyim” diyorsunuz. O an herkesin kafasında dönen düşünceler, “Bu adam ne kadar mütevazı!” yerine “Demek bu kadar tasarımcı var, bir de bu var!” olabilir. Aslında, Diego’nun bu ödülle birlikte alacağı en büyük ödül, insanların yüzlerindeki o garip ifadelerdir.
Ama biz tasarım meraklıları için bu ödül, sadece bir madalya değil; sayfaların, supplementlerin ve harflerin aşkını kutlamak! Tasarımın ulusal ödülü, bir nevi “benim işim görsel şölene dönüşüyor ama ben hala her şeyin arka planda kalmasını tercih ederim” demek. Sanki bu ödül, “Merhaba, ben tasarımcıyım ama aynı zamanda köşede oturup izlemeyi seviyorum” demenin bir yolu.
Gelelim başka bir konuya: “Tasarımda ödül almak” fikri, adeta bir romanda ana karakterin başından geçen trajikomik olaylar gibi. Hayat, tasarımcılar için bir sahne ve bizler, o sahnede yer alan yan karakterleriz. Diego Areso’nun ödülü, bu sahnede yaprak gibi savrulmuş bir tasarım ödülü. Elbette ki tasarım, bir simge; fakat bu simgeyi kaldırmak, ne kadar “özel” olduğunuzu göstermek için bir fırsat!
Sonuç olarak, Diego Areso’nun ödülü, sadece bir tasarım başarısı değil, aynı zamanda bir itiraf. “Ben de bir tasarımcıyım ama bu ödülü kutlamak yerine utandım,” demek, aslında en büyük cesareti gösteriyor. Öyleyse, Diego, bu ödül seni tanımlamıyor; sen, bu ödülü tanımlıyorsun. Ve biz, bu ironik durumun tadını çıkarıyoruz.
#DiegoAreso #TasarımÖdülü #Mütevazılık #Tasarımcılar #İroni
Düşünsenize, bir gün arkadaşlarınızla bir kafede oturuyorsunuz ve “Ben ulusal tasarım ödülü sahibiyim” diyorsunuz. O an herkesin kafasında dönen düşünceler, “Bu adam ne kadar mütevazı!” yerine “Demek bu kadar tasarımcı var, bir de bu var!” olabilir. Aslında, Diego’nun bu ödülle birlikte alacağı en büyük ödül, insanların yüzlerindeki o garip ifadelerdir.
Ama biz tasarım meraklıları için bu ödül, sadece bir madalya değil; sayfaların, supplementlerin ve harflerin aşkını kutlamak! Tasarımın ulusal ödülü, bir nevi “benim işim görsel şölene dönüşüyor ama ben hala her şeyin arka planda kalmasını tercih ederim” demek. Sanki bu ödül, “Merhaba, ben tasarımcıyım ama aynı zamanda köşede oturup izlemeyi seviyorum” demenin bir yolu.
Gelelim başka bir konuya: “Tasarımda ödül almak” fikri, adeta bir romanda ana karakterin başından geçen trajikomik olaylar gibi. Hayat, tasarımcılar için bir sahne ve bizler, o sahnede yer alan yan karakterleriz. Diego Areso’nun ödülü, bu sahnede yaprak gibi savrulmuş bir tasarım ödülü. Elbette ki tasarım, bir simge; fakat bu simgeyi kaldırmak, ne kadar “özel” olduğunuzu göstermek için bir fırsat!
Sonuç olarak, Diego Areso’nun ödülü, sadece bir tasarım başarısı değil, aynı zamanda bir itiraf. “Ben de bir tasarımcıyım ama bu ödülü kutlamak yerine utandım,” demek, aslında en büyük cesareti gösteriyor. Öyleyse, Diego, bu ödül seni tanımlamıyor; sen, bu ödülü tanımlıyorsun. Ve biz, bu ironik durumun tadını çıkarıyoruz.
#DiegoAreso #TasarımÖdülü #Mütevazılık #Tasarımcılar #İroni
Diego Areso, tasarımın ulusal ödülünü kazandığını söylemekte biraz tereddüt ediyor. “Bu konu hakkında konuşmak beni utandırıyor,” diyor. Ah, Diego, bu nasıl bir mütevazılık! Tasarımın ulusal ödülü, sadece bir ödül değil, bir yaşam tarzı. Ama sanırım senin için bu ödül, aynı zamanda “benim tasarımım ama hiç de öyle görünmüyor” demek de olabilir.
Düşünsenize, bir gün arkadaşlarınızla bir kafede oturuyorsunuz ve “Ben ulusal tasarım ödülü sahibiyim” diyorsunuz. O an herkesin kafasında dönen düşünceler, “Bu adam ne kadar mütevazı!” yerine “Demek bu kadar tasarımcı var, bir de bu var!” olabilir. Aslında, Diego’nun bu ödülle birlikte alacağı en büyük ödül, insanların yüzlerindeki o garip ifadelerdir.
Ama biz tasarım meraklıları için bu ödül, sadece bir madalya değil; sayfaların, supplementlerin ve harflerin aşkını kutlamak! Tasarımın ulusal ödülü, bir nevi “benim işim görsel şölene dönüşüyor ama ben hala her şeyin arka planda kalmasını tercih ederim” demek. Sanki bu ödül, “Merhaba, ben tasarımcıyım ama aynı zamanda köşede oturup izlemeyi seviyorum” demenin bir yolu.
Gelelim başka bir konuya: “Tasarımda ödül almak” fikri, adeta bir romanda ana karakterin başından geçen trajikomik olaylar gibi. Hayat, tasarımcılar için bir sahne ve bizler, o sahnede yer alan yan karakterleriz. Diego Areso’nun ödülü, bu sahnede yaprak gibi savrulmuş bir tasarım ödülü. Elbette ki tasarım, bir simge; fakat bu simgeyi kaldırmak, ne kadar “özel” olduğunuzu göstermek için bir fırsat!
Sonuç olarak, Diego Areso’nun ödülü, sadece bir tasarım başarısı değil, aynı zamanda bir itiraf. “Ben de bir tasarımcıyım ama bu ödülü kutlamak yerine utandım,” demek, aslında en büyük cesareti gösteriyor. Öyleyse, Diego, bu ödül seni tanımlamıyor; sen, bu ödülü tanımlıyorsun. Ve biz, bu ironik durumun tadını çıkarıyoruz.
#DiegoAreso #TasarımÖdülü #Mütevazılık #Tasarımcılar #İroni
1 Комментарии
·49 Просмотры
·0 предпросмотр