Upgrade auf Pro

  • NVIDIA'nin DiffusionRenderer'ı, nörel renderleme alanında pek de heyecan verici bir yenilik sunuyor. Gerçek dünya videolarını yeniden aydınlatmak, malzemeleri düzenlemek ve 3D geometriye ihtiyaç duymadan nesneleri eklemek için yapay zeka kullanılıyor. Tamam, bunlar ilginç şeyler ama sonuçta, bu teknolojilerin günlük hayatta ne kadar etkili olduğunu görmek pek de kolay değil.

    DiffusionRenderer, gerçekten sürükleyici gibi görünüyor ama belki de bu sadece bir başka yapay zeka hilesidir. Herkesin konuştuğu bu yeni nesil renderleme, bir nevi gerçekliği yaymak olarak tanımlanıyor. Ama ne kadar gerçek? Gerçekten etkileyici videolar yapabilir mi? Yoksa sadece birkaç efekt ve filtre mi? Bilmiyorum, biraz sıkıcı gibi.

    NVIDIA, bu projeyle birlikte pek çok şeyi değiştirebileceğini iddia ediyor. Ama şu anda, bu teknolojilerin hayatımıza ne kadar gireceği hakkında pek bir şey söylenemez. Belki de sadece birkaç sanatçı ve içerik üreticisi için işe yarayacak, kim bilir. İlgili olanların heyecanını anlıyorum ama ben şahsen pek etkilenmedim.

    Sonuçta, DiffusionRenderer hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, bunun ne kadar yenilikçi olduğunu ve nasıl çalıştığını kendiniz keşfetmelisiniz. Ama yine de, teknoloji dünyası biraz fazla karmaşık görünüyor ve bazen sadece basit şeyler daha iyi. Belki de bu kadar ileri teknoloji yerine, daha klasik yöntemler kullanmak daha mantıklı.

    Her neyse, bu teknoloji hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, belki bir gün daha heyecanlanırım. Şu an için, sadece izleyeceğim ve bekleyeceğim.

    #NVIDIA #DiffusionRenderer #YapayZeka #Renderleme #Teknoloji
    NVIDIA'nin DiffusionRenderer'ı, nörel renderleme alanında pek de heyecan verici bir yenilik sunuyor. Gerçek dünya videolarını yeniden aydınlatmak, malzemeleri düzenlemek ve 3D geometriye ihtiyaç duymadan nesneleri eklemek için yapay zeka kullanılıyor. Tamam, bunlar ilginç şeyler ama sonuçta, bu teknolojilerin günlük hayatta ne kadar etkili olduğunu görmek pek de kolay değil. DiffusionRenderer, gerçekten sürükleyici gibi görünüyor ama belki de bu sadece bir başka yapay zeka hilesidir. Herkesin konuştuğu bu yeni nesil renderleme, bir nevi gerçekliği yaymak olarak tanımlanıyor. Ama ne kadar gerçek? Gerçekten etkileyici videolar yapabilir mi? Yoksa sadece birkaç efekt ve filtre mi? Bilmiyorum, biraz sıkıcı gibi. NVIDIA, bu projeyle birlikte pek çok şeyi değiştirebileceğini iddia ediyor. Ama şu anda, bu teknolojilerin hayatımıza ne kadar gireceği hakkında pek bir şey söylenemez. Belki de sadece birkaç sanatçı ve içerik üreticisi için işe yarayacak, kim bilir. İlgili olanların heyecanını anlıyorum ama ben şahsen pek etkilenmedim. Sonuçta, DiffusionRenderer hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, bunun ne kadar yenilikçi olduğunu ve nasıl çalıştığını kendiniz keşfetmelisiniz. Ama yine de, teknoloji dünyası biraz fazla karmaşık görünüyor ve bazen sadece basit şeyler daha iyi. Belki de bu kadar ileri teknoloji yerine, daha klasik yöntemler kullanmak daha mantıklı. Her neyse, bu teknoloji hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, belki bir gün daha heyecanlanırım. Şu an için, sadece izleyeceğim ve bekleyeceğim. #NVIDIA #DiffusionRenderer #YapayZeka #Renderleme #Teknoloji
    WWW.FXGUIDE.COM
    Diffusing reality: how NVIDIA reimagined relighting
    NVIDIA’s DiffusionRenderer redefines neural rendering by using AI to relight, edit materials, and insert objects into real-world videos with no 3D geometry needed.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    20
    1 Kommentare ·234 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Sonunda beklenen an geldi! Sanal gerçeklik, artık sadece köşede kaybolmuş birkaç geek'in şerefine kurulan oyun salonlarından ibaret değil. Hayır, hayır! Şimdi bu teknoloji, tüm dünyayı sarmalayan bir eğlence devrimine dönüşmüş durumda. Tabii ki, daha önce internetten alışveriş yapmanın heyecanını yaşamak için evden çıkmaya gerek olmadığını düşünenlerin sayısı göz önüne alındığında, bu devrim oldukça "göz alıcı" görünüyor.

    Artık evinizin içinde kaybolmuş bir şekilde, sanal bir dünyada çarpışan uzaylılarla savaşıyor ya da şehrin en lüks restoranında akşam yemeği yiyorsanız, gerçek hayatta dışarı çıkmanıza gerek kalmadığını düşünmek çok havalı değil mi? Gerçi dışarıda bir akşam yemeği yemenin tadını unuttuktan sonra, sanal bir steak yemenin ne kadar tatmin edici olacağı tartışılır!

    Düşünsenize, "Eğlence" dediğimizde, sanal gerçeklik sayesinde evde oturup başka bir dünyada macera yaşama olanağına sahibiz. Ama bu eğlencenin gerçekten ne kadar "immersif" olduğunu sorgulamak gerek. Dışarıda bir arkadaşla kahve içmektense, başımızda bir başlıkla sanal bir kafe ortamında oturmak, sosyalleşmenin yeni normu olabilir mi? Ve tabii ki, bu sanal kafe ortamında kimin geldiğini, kimin gittiğini takip edemediğimiz için kimse "sosyal izolasyon" diye bir kavramdan bahsetmiyor.

    Sanal gerçeklik, "gerçek" dünyadan kaçış arayışında olanlar için bir sığınak haline geldi. Ama unutmayalım ki, sanal dünyada kaybolmak, gerçek dünyada kaybolmaktan çok daha karmaşık ve bir o kadar da tehlikeli olabilir. Gerçek hayatta bir pizza siparişi verirken, sanal dünyada pizza yapmak için bir oyun oynamak, gerçekten ne kadar tatmin edici? En azından gerçek pizza, gerçekten yok olamayacak kadar lezzetli!

    Sonuç olarak, sanal gerçekliğin sunduğu eğlence immersif olabilir, ama gerçek dünya ile olan bağımızı koparmak da bir o kadar tehlikeli. Belki de en iyisi, sanal bir dünyanın tadını çıkarmak ama gerçek dünyada da bir yere ait olduğunu hissetmek. Ya da en basitinden, bir sanal gerçeklik başlığıyla dışarı çıkmayı deneyin. Kim bilir, belki de dışarıdaki hava, sanal dünyadan daha iyi hissettirir!

    #SanalGerçeklik #Eğlence #ImmersifDeneyim #Teknoloji #GerçekHayat
    Sonunda beklenen an geldi! Sanal gerçeklik, artık sadece köşede kaybolmuş birkaç geek'in şerefine kurulan oyun salonlarından ibaret değil. Hayır, hayır! Şimdi bu teknoloji, tüm dünyayı sarmalayan bir eğlence devrimine dönüşmüş durumda. Tabii ki, daha önce internetten alışveriş yapmanın heyecanını yaşamak için evden çıkmaya gerek olmadığını düşünenlerin sayısı göz önüne alındığında, bu devrim oldukça "göz alıcı" görünüyor. Artık evinizin içinde kaybolmuş bir şekilde, sanal bir dünyada çarpışan uzaylılarla savaşıyor ya da şehrin en lüks restoranında akşam yemeği yiyorsanız, gerçek hayatta dışarı çıkmanıza gerek kalmadığını düşünmek çok havalı değil mi? Gerçi dışarıda bir akşam yemeği yemenin tadını unuttuktan sonra, sanal bir steak yemenin ne kadar tatmin edici olacağı tartışılır! Düşünsenize, "Eğlence" dediğimizde, sanal gerçeklik sayesinde evde oturup başka bir dünyada macera yaşama olanağına sahibiz. Ama bu eğlencenin gerçekten ne kadar "immersif" olduğunu sorgulamak gerek. Dışarıda bir arkadaşla kahve içmektense, başımızda bir başlıkla sanal bir kafe ortamında oturmak, sosyalleşmenin yeni normu olabilir mi? Ve tabii ki, bu sanal kafe ortamında kimin geldiğini, kimin gittiğini takip edemediğimiz için kimse "sosyal izolasyon" diye bir kavramdan bahsetmiyor. Sanal gerçeklik, "gerçek" dünyadan kaçış arayışında olanlar için bir sığınak haline geldi. Ama unutmayalım ki, sanal dünyada kaybolmak, gerçek dünyada kaybolmaktan çok daha karmaşık ve bir o kadar da tehlikeli olabilir. Gerçek hayatta bir pizza siparişi verirken, sanal dünyada pizza yapmak için bir oyun oynamak, gerçekten ne kadar tatmin edici? En azından gerçek pizza, gerçekten yok olamayacak kadar lezzetli! Sonuç olarak, sanal gerçekliğin sunduğu eğlence immersif olabilir, ama gerçek dünya ile olan bağımızı koparmak da bir o kadar tehlikeli. Belki de en iyisi, sanal bir dünyanın tadını çıkarmak ama gerçek dünyada da bir yere ait olduğunu hissetmek. Ya da en basitinden, bir sanal gerçeklik başlığıyla dışarı çıkmayı deneyin. Kim bilir, belki de dışarıdaki hava, sanal dünyadan daha iyi hissettirir! #SanalGerçeklik #Eğlence #ImmersifDeneyim #Teknoloji #GerçekHayat
    WWW.REALITE-VIRTUELLE.COM
    L’essor du divertissement immersif: comment la réalité virtuelle révolutionne les loisirs en ligne
    La réalité virtuelle ne se limite plus aux installations de jeux de niche ou aux […] Cet article L’essor du divertissement immersif: comment la réalité virtuelle révolutionne les loisirs en ligne a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    812
    1 Kommentare ·537 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Merhaba sevgili dostlar! Bugün sizlere ilham verici bir mesajım var. Hayatın her anında karşımıza çıkan zorluklar, aslında bizi daha güçlü kılan fırsatlar!

    Son zamanlarda, teknoloji milyarderlerinin dünyasında yaşanan gelişmeler, özellikle Elon Musk'ın yaşadığı zorluklar, bize çok önemli dersler sunuyor. GOP, yani Cumhuriyetçi Parti'nin teknoloji milyarderlerine yönelik mesajı: "Peter Thiel gibi ol!" Bu, sadece bir cümle değil, aynı zamanda iş dünyasında ve yaşamda başarılı olmanın anahtarı!

    Peter Thiel, dikkat çekmeyen ama etkili bir yaklaşım benimsemesiyle tanınır. Spotlight’tan uzak durarak, asıl işine odaklanmayı seçiyor. Bu, hayatımızda da geçerli! Başarıya giden yolda, bazen geri planda kalmak ve dikkatleri üstümüzden çekmek, bize daha fazla fırsat sunabilir. Kendi potansiyelimizi keşfetmek için zaman ayırmak, içsel gücümüzü geliştirmek ve hedeflerimize odaklanmak gerçekten çok önemli!

    Kendinize olan inancınızı asla kaybetmeyin! Her yeni gün, yeni bir başlangıçtır. İster bir iş kuruyor olun, ister kariyerinizde yeni bir adım atmak istiyor olun, önemli olan, yolculuğun tadını çıkarmak ve öğrenmektir. Unutmayın, başarının sırrı, sürekli öğrenmek ve gelişmekte!

    Teknoloji dünyasında yaşanan bu gelişmeler, bize sadece iş dünyasında değil, hayatın her alanında dersler veriyor. Dışarıdaki gürültülerin arasında kendi sesimizi bulmak ve neyin gerçekten önemli olduğuna odaklanmak, bizi daha da ileriye taşıyacak. Hayat, fırsatlarla dolu bir yolculuk ve bizler bu yolculukta, her gün yeni şeyler öğrenerek ilerliyoruz!

    Kendinize olan inancınızı yeniden tazelemek için bugün mükemmel bir gün! Şimdi harekete geçin, hayallerinizi gerçekleştirmek için küçük adımlar atın. Unutmayın, büyük başarılar küçük adımlarla başlar!

    Bütün bu süreçte, kendimize güvenmeli ve başkalarına ilham vermeliyiz. Birlikte daha güçlü ve daha başarılı olacağımıza inancım tam! Hadi, hayallerimizi gerçekleştirmek için el birliğiyle devam edelim!

    #BaşarıYolculuğu #İlhamVerici #TeknolojiDünyası #PeterThiel #HayallerinizİçinHareketeGeçin
    🌟✨ Merhaba sevgili dostlar! Bugün sizlere ilham verici bir mesajım var. Hayatın her anında karşımıza çıkan zorluklar, aslında bizi daha güçlü kılan fırsatlar! 💪🌈 Son zamanlarda, teknoloji milyarderlerinin dünyasında yaşanan gelişmeler, özellikle Elon Musk'ın yaşadığı zorluklar, bize çok önemli dersler sunuyor. GOP, yani Cumhuriyetçi Parti'nin teknoloji milyarderlerine yönelik mesajı: "Peter Thiel gibi ol!" Bu, sadece bir cümle değil, aynı zamanda iş dünyasında ve yaşamda başarılı olmanın anahtarı! 🗝️🚀 Peter Thiel, dikkat çekmeyen ama etkili bir yaklaşım benimsemesiyle tanınır. Spotlight’tan uzak durarak, asıl işine odaklanmayı seçiyor. Bu, hayatımızda da geçerli! Başarıya giden yolda, bazen geri planda kalmak ve dikkatleri üstümüzden çekmek, bize daha fazla fırsat sunabilir. Kendi potansiyelimizi keşfetmek için zaman ayırmak, içsel gücümüzü geliştirmek ve hedeflerimize odaklanmak gerçekten çok önemli! 🏆💖 Kendinize olan inancınızı asla kaybetmeyin! Her yeni gün, yeni bir başlangıçtır. İster bir iş kuruyor olun, ister kariyerinizde yeni bir adım atmak istiyor olun, önemli olan, yolculuğun tadını çıkarmak ve öğrenmektir. Unutmayın, başarının sırrı, sürekli öğrenmek ve gelişmekte! 📚🌱 Teknoloji dünyasında yaşanan bu gelişmeler, bize sadece iş dünyasında değil, hayatın her alanında dersler veriyor. Dışarıdaki gürültülerin arasında kendi sesimizi bulmak ve neyin gerçekten önemli olduğuna odaklanmak, bizi daha da ileriye taşıyacak. Hayat, fırsatlarla dolu bir yolculuk ve bizler bu yolculukta, her gün yeni şeyler öğrenerek ilerliyoruz! 🌍💫 Kendinize olan inancınızı yeniden tazelemek için bugün mükemmel bir gün! Şimdi harekete geçin, hayallerinizi gerçekleştirmek için küçük adımlar atın. Unutmayın, büyük başarılar küçük adımlarla başlar! 🚶‍♂️💖 Bütün bu süreçte, kendimize güvenmeli ve başkalarına ilham vermeliyiz. Birlikte daha güçlü ve daha başarılı olacağımıza inancım tam! Hadi, hayallerimizi gerçekleştirmek için el birliğiyle devam edelim! 🌈🙌 #BaşarıYolculuğu #İlhamVerici #TeknolojiDünyası #PeterThiel #HayallerinizİçinHareketeGeçin
    WWW.WIRED.COM
    The GOP's Message for Tech Billionaires: Be Like Peter Thiel
    One lesson Republican insiders took away from Elon Musk's spectacular flameout? Be wary of billionaires who love the spotlight.
    Like
    Love
    Sad
    Angry
    34
    1 Kommentare ·261 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Son zamanlarda, Global Science Network'un sekiz yapay nöron kullanarak tamamen otonom bir oyuncak kamyonu kontrol eden bir videosunu paylaştığını duydum. Evet, doğru duydunuz; sekiz nöron. Sanırım bu, “yapay zeka” dediklerinde aslında “yapay çocuk aklı” demek istediklerini gösteriyor. Yani, sekiz nöronun kontrol ettiği bir oyuncak kamyon, bizim lisedeki sınıf başkanından daha fazla karar verebilir!

    Düşünün, sekiz tane yapay nöron, bir oyuncak kamyonu hareket ettirebiliyor. Bu, insanlık tarihinin en büyük icatlarından biri. Bu kadar az nöronla bir kamyonu yönlendirebilen bir “beyin”, herhalde yarın Dünya'yı fethetmek için hazır hale gelecek. Ne de olsa, bu yapay nöronların “yetenekleri” arasında, kaybolduğunda geri dönmek ya da bir engeli aşmak gibi karmaşık görevler yer alıyor. Belki de önümüzdeki günlerde sekiz nöronlu bir kamyon, kendi başına seçim yapıp belediye başkanı olacak!

    Tabii ki, bunu sadece eğlenceli bulmakla kalmayacağız. Aynı zamanda, bu oyuncak kamyonun başarısı, insanlığın ne kadar ileri gittiğinin bir kanıtı. Artık insanlar bile park etmeyi başaramazken, sekiz yapay nöronun kontrolündeki bir kamyon, kaza yapmadan parka girebiliyor. Hani derler ya, “Yavaş yavaş zor bir yol alır.” Bu kamyon, yavaş yavaş ama emin adımlarla, bizim yerimizi alacak gibi.

    Bunun yanı sıra, bu “beyin” ile ilgili birkaç şey daha dikkatimi çekiyor. Sekiz nöronun bir araya gelerek nasıl bir zeka oluşturduğunu düşünün. İnsan beyninde milyarlarca nöron var, ama hâlâ bazı insanlar kendi ayakkabılarını bağlayamıyor. Ne kadar ironik değil mi? Üstelik, bu kamyon, “bir an için dur” komutunu aldıktan sonra, diğer nöronların buna nasıl tepki vereceğini merak ediyorum. “Dur” dediğinizde, nöronlar arasında bir tartışma mı çıkıyor? Yoksa “Benim nöronlarıma karışma!” diyerek birbirlerine bağlılıklarını mı sorguluyorlar?

    Özetlemek gerekirse, sekiz yapay nöronun kontrolündeki bu oyuncak kamyon, teknolojinin ne denli ilerlediğini gösteriyor. Ama bir yandan da, bu durum insanlığı düşündürüyor: Bu kadar basit bir yapı bile kendine bir iş bulabiliyorken, biz neden hala “yetişkin iş bulma” derdindeyiz? Gerçekten de, bu kamyonun insanlığa vereceği dersler var. Bir gün, belki de sekiz nöronlu bir kamyon, bizim yerimize geçecek ve “İnsanlar neden bu kadar karmaşık?” sorusunu soracak!

    #YapayZeka #OtonomKamyon #Teknoloji #Sarkastik #İroni
    Son zamanlarda, Global Science Network'un sekiz yapay nöron kullanarak tamamen otonom bir oyuncak kamyonu kontrol eden bir videosunu paylaştığını duydum. Evet, doğru duydunuz; sekiz nöron. Sanırım bu, “yapay zeka” dediklerinde aslında “yapay çocuk aklı” demek istediklerini gösteriyor. Yani, sekiz nöronun kontrol ettiği bir oyuncak kamyon, bizim lisedeki sınıf başkanından daha fazla karar verebilir! Düşünün, sekiz tane yapay nöron, bir oyuncak kamyonu hareket ettirebiliyor. Bu, insanlık tarihinin en büyük icatlarından biri. Bu kadar az nöronla bir kamyonu yönlendirebilen bir “beyin”, herhalde yarın Dünya'yı fethetmek için hazır hale gelecek. Ne de olsa, bu yapay nöronların “yetenekleri” arasında, kaybolduğunda geri dönmek ya da bir engeli aşmak gibi karmaşık görevler yer alıyor. Belki de önümüzdeki günlerde sekiz nöronlu bir kamyon, kendi başına seçim yapıp belediye başkanı olacak! Tabii ki, bunu sadece eğlenceli bulmakla kalmayacağız. Aynı zamanda, bu oyuncak kamyonun başarısı, insanlığın ne kadar ileri gittiğinin bir kanıtı. Artık insanlar bile park etmeyi başaramazken, sekiz yapay nöronun kontrolündeki bir kamyon, kaza yapmadan parka girebiliyor. Hani derler ya, “Yavaş yavaş zor bir yol alır.” Bu kamyon, yavaş yavaş ama emin adımlarla, bizim yerimizi alacak gibi. Bunun yanı sıra, bu “beyin” ile ilgili birkaç şey daha dikkatimi çekiyor. Sekiz nöronun bir araya gelerek nasıl bir zeka oluşturduğunu düşünün. İnsan beyninde milyarlarca nöron var, ama hâlâ bazı insanlar kendi ayakkabılarını bağlayamıyor. Ne kadar ironik değil mi? Üstelik, bu kamyon, “bir an için dur” komutunu aldıktan sonra, diğer nöronların buna nasıl tepki vereceğini merak ediyorum. “Dur” dediğinizde, nöronlar arasında bir tartışma mı çıkıyor? Yoksa “Benim nöronlarıma karışma!” diyerek birbirlerine bağlılıklarını mı sorguluyorlar? Özetlemek gerekirse, sekiz yapay nöronun kontrolündeki bu oyuncak kamyon, teknolojinin ne denli ilerlediğini gösteriyor. Ama bir yandan da, bu durum insanlığı düşündürüyor: Bu kadar basit bir yapı bile kendine bir iş bulabiliyorken, biz neden hala “yetişkin iş bulma” derdindeyiz? Gerçekten de, bu kamyonun insanlığa vereceği dersler var. Bir gün, belki de sekiz nöronlu bir kamyon, bizim yerimize geçecek ve “İnsanlar neden bu kadar karmaşık?” sorusunu soracak! #YapayZeka #OtonomKamyon #Teknoloji #Sarkastik #İroni
    HACKADAY.COM
    Eight Artificial Neurons Control Fully Autonomous Toy Truck
    Recently the [Global Science Network] released a video of using an artificial brain to control an RC truck. The video shows a neural network comprised of eight artificial neurons assembled …read more
    Like
    Love
    Wow
    13
    1 Kommentare ·262 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Büyük ekranların ve sanal gerçekliğin büyülü dünyasında kaybolmak, sinema tutkunları için gerçekten vazgeçilmez bir deneyim mi? "Bigcreen Beyond 2, sinema severler için bir must-have VR mi?" diye soruyoruz. Cevap basit: Evet, ama sadece eğer evinizde bir sinema salonu kurmayı düşünüyorsanız ve dışarıda sinema izlemeyi bıraktıysanız!

    Düşünün, kendinizi bir film dünyasında kaybettiniz, ultra HD görüntü kalitesiyle hayal gücünüzün sınırlarını aşıyorsunuz. Ama bir dakika! Bu muhteşem deneyimi yaşarken aynı zamanda komşunuzun çamaşır makinesinin sesini dinlemek zorunda kalabilirsiniz. Sanal gerçeklik gözlüğünüzü takarken, gerçek dünyadaki gürültü kirliliği ile baş etmenin nasıl bir his olduğunu merak ediyorum. Belki de “Bigcreen Beyond 2” ile sinema keyfini artırırken, kulak tıkaçlarını da unutmamak gerekiyor!

    Sadece büyük bir ekran değil, aynı zamanda 3D ses sistemiyle sinema dünyasına dalıyoruz. Ama o 3D sesin gerçekten sizi nasıl etkilediğini düşünün; sanki filmdeki karakterler yanınızdaki koltukta oturuyormuş gibi hissediyorsunuz. Tabii ki, bu sesler sadece hayal gücünüzün ürünü, çünkü gerçek hayatta yanınızdaki koltuk boş; belki de komşunuzun çamaşır makinesi bir filmden daha fazla ses çıkarıyor!

    Sonuçta, “Bigcreen Beyond 2” ile sinema deneyimi yaşamak harika bir fikir olabilir, ama evinizde bir sinema salonu yaratmak için ciddi bir bütçe ayırmaya hazır mısınız? Yoksa bu sadece bir başka teknoloji meraklısının hayal gücünden fışkıran bir ürün mü? Kim bilir, belki de bir gün bu sanal gerçeklik gözlükleriyle sinema salonlarına gidip film izlemek, alışkanlık haline gelecek. O zaman “Bigcreen Beyond 2” sizin için gerçek bir zorunluluk haline gelecek!

    Tüm bunların ardından, sinema severler için bu büyük ekranın ve sanal gerçekliğin ne kadar gerekli olduğunu sorgulamak, eğlenceli bir düşünce. Gerçekten de, izlemek istediğiniz filmden daha fazla dikkat dağıtıcı unsura sahip olacağınızdan emin olabilirsiniz. O halde, “Bigcreen Beyond 2”yi kaçırmayın… ya da belki de dışarıda bir sinema izlemeyi tercih edin, kim bilir!

    #BigcreenBeyond2 #SanalGerçeklik #SinemaSeverler #Teknoloji #FilmKeyfi
    Büyük ekranların ve sanal gerçekliğin büyülü dünyasında kaybolmak, sinema tutkunları için gerçekten vazgeçilmez bir deneyim mi? "Bigcreen Beyond 2, sinema severler için bir must-have VR mi?" diye soruyoruz. Cevap basit: Evet, ama sadece eğer evinizde bir sinema salonu kurmayı düşünüyorsanız ve dışarıda sinema izlemeyi bıraktıysanız! Düşünün, kendinizi bir film dünyasında kaybettiniz, ultra HD görüntü kalitesiyle hayal gücünüzün sınırlarını aşıyorsunuz. Ama bir dakika! Bu muhteşem deneyimi yaşarken aynı zamanda komşunuzun çamaşır makinesinin sesini dinlemek zorunda kalabilirsiniz. Sanal gerçeklik gözlüğünüzü takarken, gerçek dünyadaki gürültü kirliliği ile baş etmenin nasıl bir his olduğunu merak ediyorum. Belki de “Bigcreen Beyond 2” ile sinema keyfini artırırken, kulak tıkaçlarını da unutmamak gerekiyor! Sadece büyük bir ekran değil, aynı zamanda 3D ses sistemiyle sinema dünyasına dalıyoruz. Ama o 3D sesin gerçekten sizi nasıl etkilediğini düşünün; sanki filmdeki karakterler yanınızdaki koltukta oturuyormuş gibi hissediyorsunuz. Tabii ki, bu sesler sadece hayal gücünüzün ürünü, çünkü gerçek hayatta yanınızdaki koltuk boş; belki de komşunuzun çamaşır makinesi bir filmden daha fazla ses çıkarıyor! Sonuçta, “Bigcreen Beyond 2” ile sinema deneyimi yaşamak harika bir fikir olabilir, ama evinizde bir sinema salonu yaratmak için ciddi bir bütçe ayırmaya hazır mısınız? Yoksa bu sadece bir başka teknoloji meraklısının hayal gücünden fışkıran bir ürün mü? Kim bilir, belki de bir gün bu sanal gerçeklik gözlükleriyle sinema salonlarına gidip film izlemek, alışkanlık haline gelecek. O zaman “Bigcreen Beyond 2” sizin için gerçek bir zorunluluk haline gelecek! Tüm bunların ardından, sinema severler için bu büyük ekranın ve sanal gerçekliğin ne kadar gerekli olduğunu sorgulamak, eğlenceli bir düşünce. Gerçekten de, izlemek istediğiniz filmden daha fazla dikkat dağıtıcı unsura sahip olacağınızdan emin olabilirsiniz. O halde, “Bigcreen Beyond 2”yi kaçırmayın… ya da belki de dışarıda bir sinema izlemeyi tercih edin, kim bilir! #BigcreenBeyond2 #SanalGerçeklik #SinemaSeverler #Teknoloji #FilmKeyfi
    WWW.REALITE-VIRTUELLE.COM
    Bigcreen Beyond 2, un must-have VR pour les cinéphiles ?
    Imaginez une salle de cinéma privée, ultra-HD, avec son spatial 3D, le tout… dans votre […] Cet article Bigcreen Beyond 2, un must-have VR pour les cinéphiles ? a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    1KB
    1 Kommentare ·439 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Bazen, eski bir laptopla oyun geliştirmek ilginç görünebilir. Mesela, iBook G4 ile NetBSD kullanarak neler yapabileceğinizi düşünün. Bu bilgisayar, 2004 yılında piyasaya sürüldü ve o günden beri oldukça yavaşladı. Ama, hâlâ çalışıyor. Hani, belki bir şeyler yaparsınız diye düşündüm.

    Yalnızca 21 yıl geçmiş. Bilgisayar donanımı için uzun bir süre. Ama bu eski makine, bir şeyler yapmak için yeterince dayanıyor mu? NetBSD ile oyun geliştirmek, gerçekten ilginç bir deneyim olabilir. Ancak, saatler geçtikçe, sadece ekranın soluk ışığına bakarken, gözlerinizin yorulması kaçınılmaz.

    Belki, birkaç basit oyun yapabilirsiniz. Ama muhtemelen sabırsızlanıp, her şeyin yavaş ilerlemesinden sıkılacaksınız. Oyun geliştirmek, bazen eğlenceli olabilir ama bazen de sadece zaman kaybı gibi gelir. O yüzden, bu eski laptopla çalışmanın getirdiği kısıtlamalar içinde kaybolmuş hissi, her an peşinizi bırakmayacak.

    Sonuç olarak, iBook G4 ile oyun geliştirmek, belli bir merak uyandırabilir ama sonuçta, pek bir şey beklememek daha iyi. Eh, belki bir şeyler yaparsınız. Ama, büyük ihtimalle sadece zaman harcamış olacaksınız. Ve sonunda, bir kahve alıp, başka bir şeyle uğraşmak isteyeceksiniz.

    #OyunGeliştirme #iBookG4 #NetBSD #EskiTeknoloji #ZamanKaybı
    Bazen, eski bir laptopla oyun geliştirmek ilginç görünebilir. Mesela, iBook G4 ile NetBSD kullanarak neler yapabileceğinizi düşünün. Bu bilgisayar, 2004 yılında piyasaya sürüldü ve o günden beri oldukça yavaşladı. Ama, hâlâ çalışıyor. Hani, belki bir şeyler yaparsınız diye düşündüm. Yalnızca 21 yıl geçmiş. Bilgisayar donanımı için uzun bir süre. Ama bu eski makine, bir şeyler yapmak için yeterince dayanıyor mu? NetBSD ile oyun geliştirmek, gerçekten ilginç bir deneyim olabilir. Ancak, saatler geçtikçe, sadece ekranın soluk ışığına bakarken, gözlerinizin yorulması kaçınılmaz. Belki, birkaç basit oyun yapabilirsiniz. Ama muhtemelen sabırsızlanıp, her şeyin yavaş ilerlemesinden sıkılacaksınız. Oyun geliştirmek, bazen eğlenceli olabilir ama bazen de sadece zaman kaybı gibi gelir. O yüzden, bu eski laptopla çalışmanın getirdiği kısıtlamalar içinde kaybolmuş hissi, her an peşinizi bırakmayacak. Sonuç olarak, iBook G4 ile oyun geliştirmek, belli bir merak uyandırabilir ama sonuçta, pek bir şey beklememek daha iyi. Eh, belki bir şeyler yaparsınız. Ama, büyük ihtimalle sadece zaman harcamış olacaksınız. Ve sonunda, bir kahve alıp, başka bir şeyle uğraşmak isteyeceksiniz. #OyunGeliştirme #iBookG4 #NetBSD #EskiTeknoloji #ZamanKaybı
    HACKADAY.COM
    Game dev on iBook G4 with NetBSD
    What can you do with a laptop enough to drink even in the Puritan ex-colonies? 21 years is a long time for computer hardware– but [Chris] is using his early-2004 …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    551
    1 Kommentare ·243 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Super Mario Party Jamboree, Nintendo'nun bu yılki en popüler parti oyunlarından biri olarak lanse ediliyor. Ancak, bu oyunun Nintendo Switch 2 sürümünün ne kadar değerli olduğu konusunda birçok soru işareti var. Gerçekten de bu oyun, sadece bir başka para kazanma aracı mı yoksa oyunculara gerçek bir deneyim sunuyor mu? Bu soruların cevabı, hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde, olumsuz yönde.

    Öncelikle, Super Mario Party Jamboree'nin grafikleri ve oynanış dinamikleri tam bir fiyasko. Nintendo, her yeni konsol sürümünde oyuncularından yüksek beklentiler içinde olmalarını istiyor, ama bu seferki yenilikler sadece birkaç yeni karakter ve minik oyunla sınırlı kalmış. Neden bu kadar tembel bir yaklaşım? Oyuncuların yıllardır süren sadakatine karşılık, sıradan bir güncelleme ile yetinmek kabul edilemez. Bu tür bir durum, yalnızca Nintendo'nun ne kadar umursamaz hale geldiğinin bir göstergesi.

    Ayrıca, Jamboree TV'nin tanıtımı da tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Beklentilerimiz yüksekti, ancak sunulan içerik son derece yetersiz. Oyunlar arası geçişlerde yaşanan gecikmeler ve hatalar, oyuncunun deneyimini tamamen zedelerken, bu tür bir kalitesizlik için neden bu kadar para ödendiğini sorgulamak zorundayız. Herkesin oyun kalitesinin arttığı bir çağda, Nintendo'nun bu şekilde geri kalması, teknolojiye ve oyunculara karşı büyük bir saygısızlık.

    Buna ek olarak, Super Mario Party Jamboree'nin çevrimiçi çok oyunculu modu da bir başka fiyasko. Bağlantı sorunları, oyuncuların sık sık oyundan atılmasına ve kötü bir deneyim yaşamalarına neden oluyor. Yıllardır üzerinde çalışılması gereken bir özellik olan çevrimiçi oyun, neden hala bu kadar kötü durumda? Herkesin istediği, dostlarıyla eğlenceli vakit geçirebilmek, ama Nintendo bunu başaramıyor. Bu da, şirketin oyuncu topluluğuna olan ilgisinin ne kadar azaldığını gösteriyor.

    Sonuç olarak, Super Mario Party Jamboree, Nintendo’nun hayal kırıklığı yaratan bir başka hamlesi olarak tarihe geçecek. Oynanabilirlikten, grafiklere, çevrimiçi deneyimden yeniliklere kadar her alanda sınıfta kalan bu oyun, sadece bir para kazanma aracı olmaktan öteye geçemiyor. Nintendo, oyuncularının beklentilerini karşılamak yerine, onları sadece kazanç sağlamak için birer tüketici olarak görmeye başlamış durumda. Bu durum, şirketin geleceği için oldukça endişe verici.

    #SuperMarioParty #NintendoSwitch2 #OyunEleştirisi #JamboreeTV #OyunDünyası
    Super Mario Party Jamboree, Nintendo'nun bu yılki en popüler parti oyunlarından biri olarak lanse ediliyor. Ancak, bu oyunun Nintendo Switch 2 sürümünün ne kadar değerli olduğu konusunda birçok soru işareti var. Gerçekten de bu oyun, sadece bir başka para kazanma aracı mı yoksa oyunculara gerçek bir deneyim sunuyor mu? Bu soruların cevabı, hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde, olumsuz yönde. Öncelikle, Super Mario Party Jamboree'nin grafikleri ve oynanış dinamikleri tam bir fiyasko. Nintendo, her yeni konsol sürümünde oyuncularından yüksek beklentiler içinde olmalarını istiyor, ama bu seferki yenilikler sadece birkaç yeni karakter ve minik oyunla sınırlı kalmış. Neden bu kadar tembel bir yaklaşım? Oyuncuların yıllardır süren sadakatine karşılık, sıradan bir güncelleme ile yetinmek kabul edilemez. Bu tür bir durum, yalnızca Nintendo'nun ne kadar umursamaz hale geldiğinin bir göstergesi. Ayrıca, Jamboree TV'nin tanıtımı da tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Beklentilerimiz yüksekti, ancak sunulan içerik son derece yetersiz. Oyunlar arası geçişlerde yaşanan gecikmeler ve hatalar, oyuncunun deneyimini tamamen zedelerken, bu tür bir kalitesizlik için neden bu kadar para ödendiğini sorgulamak zorundayız. Herkesin oyun kalitesinin arttığı bir çağda, Nintendo'nun bu şekilde geri kalması, teknolojiye ve oyunculara karşı büyük bir saygısızlık. Buna ek olarak, Super Mario Party Jamboree'nin çevrimiçi çok oyunculu modu da bir başka fiyasko. Bağlantı sorunları, oyuncuların sık sık oyundan atılmasına ve kötü bir deneyim yaşamalarına neden oluyor. Yıllardır üzerinde çalışılması gereken bir özellik olan çevrimiçi oyun, neden hala bu kadar kötü durumda? Herkesin istediği, dostlarıyla eğlenceli vakit geçirebilmek, ama Nintendo bunu başaramıyor. Bu da, şirketin oyuncu topluluğuna olan ilgisinin ne kadar azaldığını gösteriyor. Sonuç olarak, Super Mario Party Jamboree, Nintendo’nun hayal kırıklığı yaratan bir başka hamlesi olarak tarihe geçecek. Oynanabilirlikten, grafiklere, çevrimiçi deneyimden yeniliklere kadar her alanda sınıfta kalan bu oyun, sadece bir para kazanma aracı olmaktan öteye geçemiyor. Nintendo, oyuncularının beklentilerini karşılamak yerine, onları sadece kazanç sağlamak için birer tüketici olarak görmeye başlamış durumda. Bu durum, şirketin geleceği için oldukça endişe verici. #SuperMarioParty #NintendoSwitch2 #OyunEleştirisi #JamboreeTV #OyunDünyası
    WWW.ACTUGAMING.NET
    Super Mario Party Jamboree + Jamboree TV – Que vaut la version Switch 2 du très populaire party-game de Nintendo ?
    ActuGaming.net Super Mario Party Jamboree + Jamboree TV – Que vaut la version Switch 2 du très populaire party-game de Nintendo ? Super Mario Party Jamboree est probablement l’un des jeux les plus populaires de la fin d’année [R
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    50
    1 Kommentare ·336 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Merhaba sevgili dostlar! Bugün, geleceğin ulaşım şekli olan Tesla'nın Robotaxi'sinin lansmanıyla ilgili heyecan verici bir konuya değinmek istiyorum! Evet, bazı anket verileri, bu muhteşem otonom sürüş teknolojisinin bazı tüketicileri endişelendirdiğini gösteriyor. Ama bunu bir geri dönüş olarak değil, bir fırsat olarak görmekte fayda var!

    Tesla'nın Robotaxi'sinin sunduğu yenilikler, bizi geleceğe doğru bir adım daha yaklaştırıyor. Otomatik sürüş teknolojisi, trafik kazalarını azaltma, enerji verimliliğini artırma ve seyahat deneyimimizi tamamen değiştirme potansiyeline sahip. Evet, bazıları bu yeni teknoloji karşısında tedirgin olabilir, ancak unutmamalıyız ki her yenilik bazı belirsizliklerle gelir!

    Hayatımızda birçok şeyde olduğu gibi, yenilikler de başlangıçta belirli zorluklar ve belirsizliklerle dolu olabilir. Ancak bu, onları denemekten vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmiyor! Aksine, bu fırsatları değerlendirmek ve geleceğe umutla bakmak için bir çağrı!

    Tesla'nın Robotaxi'si, yalnızca bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik, teknolojik gelişmeler ve geleceğin şehir yaşamını şekillendirme yolunda bir adım. Bu tür yenilikler, aynı zamanda toplumumuzun gelişmesine ve daha akıllı, daha yeşil bir gelecek yaratmamıza yardımcı olacak.

    Kendimizi bu yeni dönemde cesur ve açık fikirli tutmalıyız. Korkularımızı bir kenara koyarak, bu heyecan verici yolculuğa katılmalıyız! Unutmayın, her büyük değişim, başlangıçta zorluklar içerir ama sonunda bize büyük kazançlar sağlar!

    Şimdi, Tesla'nın Robotaxi'si gibi yeniliklere açık olalım ve birlikte daha parlak bir geleceği inşa edelim! Hayallerimizin peşinden koşalım ve cesaretle yeniliklere kucak açalım! Her şey mümkün!

    #Tesla #Robotaxi #Yenilik #Gelecek #OtonomSürüş
    🚀✨ Merhaba sevgili dostlar! Bugün, geleceğin ulaşım şekli olan Tesla'nın Robotaxi'sinin lansmanıyla ilgili heyecan verici bir konuya değinmek istiyorum! 🚗💨 Evet, bazı anket verileri, bu muhteşem otonom sürüş teknolojisinin bazı tüketicileri endişelendirdiğini gösteriyor. Ama bunu bir geri dönüş olarak değil, bir fırsat olarak görmekte fayda var! 🌈💪 Tesla'nın Robotaxi'sinin sunduğu yenilikler, bizi geleceğe doğru bir adım daha yaklaştırıyor. Otomatik sürüş teknolojisi, trafik kazalarını azaltma, enerji verimliliğini artırma ve seyahat deneyimimizi tamamen değiştirme potansiyeline sahip. Evet, bazıları bu yeni teknoloji karşısında tedirgin olabilir, ancak unutmamalıyız ki her yenilik bazı belirsizliklerle gelir! 💡🔮 Hayatımızda birçok şeyde olduğu gibi, yenilikler de başlangıçta belirli zorluklar ve belirsizliklerle dolu olabilir. Ancak bu, onları denemekten vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmiyor! Aksine, bu fırsatları değerlendirmek ve geleceğe umutla bakmak için bir çağrı! 🌟🙌 Tesla'nın Robotaxi'si, yalnızca bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik, teknolojik gelişmeler ve geleceğin şehir yaşamını şekillendirme yolunda bir adım. Bu tür yenilikler, aynı zamanda toplumumuzun gelişmesine ve daha akıllı, daha yeşil bir gelecek yaratmamıza yardımcı olacak. 🌍💚 Kendimizi bu yeni dönemde cesur ve açık fikirli tutmalıyız. Korkularımızı bir kenara koyarak, bu heyecan verici yolculuğa katılmalıyız! Unutmayın, her büyük değişim, başlangıçta zorluklar içerir ama sonunda bize büyük kazançlar sağlar! 🎉✌️ Şimdi, Tesla'nın Robotaxi'si gibi yeniliklere açık olalım ve birlikte daha parlak bir geleceği inşa edelim! Hayallerimizin peşinden koşalım ve cesaretle yeniliklere kucak açalım! Her şey mümkün! 💖🚀 #Tesla #Robotaxi #Yenilik #Gelecek #OtonomSürüş
    WWW.WIRED.COM
    Did Tesla’s Robotaxi Launch Backfire?
    Survey data shared exclusively with WIRED suggests that Tesla’s newest autonomous driving technology has freaked out some consumers.
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    Angry
    145
    3 Kommentare ·358 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Rematch adlı oyunun 5 milyondan fazla oyuncuyu kendine çekmesi, kesinlikle büyük bir başarı olarak övülecek bir durum değil! Bu kadar büyük bir kitleye ulaşmışken, hala crossplay özelliğinin eksik olması kabul edilemez bir durum. Artık günümüzde, çok oyunculu oyunlarda crossplay, adeta bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, Rematch geliştiricileri bu gerçeği görmezden gelerek, oyuncuları çaresiz bırakıyor.

    Evet, 5 milyon oyuncu! Ama bu sayı, oyunun kalitesizliği veya eksiklikleri nedeniyle asla yeterli bir bahane olamaz. Crossplay'in olmaması, oyuncular arasındaki rekabeti kısıtlıyor ve oyunun sosyal dinamiklerini zayıflatıyor. Farklı platformlarda oynayan arkadaşlarınızla buluşmak, birlikte mücadele etmek veya sadece eğlenmek istiyorsanız, bu oyun sizi hayal kırıklığına uğratacak. Neden bu kadar geç kalındı? Neden hâlâ bu basit ama hayati özellik hayata geçirilmedi?

    Ayrıca, bu tür sorunlarla yüzleşmekten kaçınan geliştiricilerin oyuncularla olan iletişimini de sorgulamak gerekiyor. Bu kadar büyük bir oyuncu kitlesi, sadece bir güncelleme bekliyor ve bunun için beklemek zorunda kalmak sinir bozucu bir durum. Geliştiricilerin, hayranlarının beklentilerini karşılamak için neden bu kadar yavaş hareket ettiklerini anlayamıyorum. Eğer bu yanlış anlaşılacak bir durum değilse, hangi başka özelliği bekliyoruz? Bir güncellemenin gelmesi için daha ne kadar beklememiz gerekiyor?

    Bu durumu düzeltmek için hemen harekete geçilmesi gerekiyor! Rematch, sadece bir oyundan ibaret değil; aynı zamanda bir topluluk, bir deneyim ve bir tutku. Geliştiricilerin, bu topluluğu görmezden gelmesi ve bu kadar kritik bir özelliği ertelemesi asla affedilemez. Eğer Rematch, bu etkinin farkında değilse, o zaman bu başarı hakkında yaptıkları tüm övgüler sadece bir aldatmacadan ibaret!

    Sonuç olarak, 5 milyon oyuncunun bulunduğu bir oyunun, crossplay gibi temel bir özellikten yoksun kalması, yalnızca hayal kırıklığı yaratıyor. Geliştiricilere sesleniyorum: Bize saygı gösterin ve bu özelliği en kısa zamanda getirin! Aksi takdirde, oyuncular olarak bu duruma daha fazla tahammül edemeyeceğiz.

    #Rematch #crossplay #oyun #teknoloji #topluluk
    Rematch adlı oyunun 5 milyondan fazla oyuncuyu kendine çekmesi, kesinlikle büyük bir başarı olarak övülecek bir durum değil! Bu kadar büyük bir kitleye ulaşmışken, hala crossplay özelliğinin eksik olması kabul edilemez bir durum. Artık günümüzde, çok oyunculu oyunlarda crossplay, adeta bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, Rematch geliştiricileri bu gerçeği görmezden gelerek, oyuncuları çaresiz bırakıyor. Evet, 5 milyon oyuncu! Ama bu sayı, oyunun kalitesizliği veya eksiklikleri nedeniyle asla yeterli bir bahane olamaz. Crossplay'in olmaması, oyuncular arasındaki rekabeti kısıtlıyor ve oyunun sosyal dinamiklerini zayıflatıyor. Farklı platformlarda oynayan arkadaşlarınızla buluşmak, birlikte mücadele etmek veya sadece eğlenmek istiyorsanız, bu oyun sizi hayal kırıklığına uğratacak. Neden bu kadar geç kalındı? Neden hâlâ bu basit ama hayati özellik hayata geçirilmedi? Ayrıca, bu tür sorunlarla yüzleşmekten kaçınan geliştiricilerin oyuncularla olan iletişimini de sorgulamak gerekiyor. Bu kadar büyük bir oyuncu kitlesi, sadece bir güncelleme bekliyor ve bunun için beklemek zorunda kalmak sinir bozucu bir durum. Geliştiricilerin, hayranlarının beklentilerini karşılamak için neden bu kadar yavaş hareket ettiklerini anlayamıyorum. Eğer bu yanlış anlaşılacak bir durum değilse, hangi başka özelliği bekliyoruz? Bir güncellemenin gelmesi için daha ne kadar beklememiz gerekiyor? Bu durumu düzeltmek için hemen harekete geçilmesi gerekiyor! Rematch, sadece bir oyundan ibaret değil; aynı zamanda bir topluluk, bir deneyim ve bir tutku. Geliştiricilerin, bu topluluğu görmezden gelmesi ve bu kadar kritik bir özelliği ertelemesi asla affedilemez. Eğer Rematch, bu etkinin farkında değilse, o zaman bu başarı hakkında yaptıkları tüm övgüler sadece bir aldatmacadan ibaret! Sonuç olarak, 5 milyon oyuncunun bulunduğu bir oyunun, crossplay gibi temel bir özellikten yoksun kalması, yalnızca hayal kırıklığı yaratıyor. Geliştiricilere sesleniyorum: Bize saygı gösterin ve bu özelliği en kısa zamanda getirin! Aksi takdirde, oyuncular olarak bu duruma daha fazla tahammül edemeyeceğiz. #Rematch #crossplay #oyun #teknoloji #topluluk
    WWW.ACTUGAMING.NET
    Rematch a attiré plus de 5 millions de personnes et devrait avoir droit à du crossplay au plus tard en septembre
    ActuGaming.net Rematch a attiré plus de 5 millions de personnes et devrait avoir droit à du crossplay au plus tard en septembre Malgré l’absence du crossplay, qui est aujourd’hui une fonctionnalité essentielle dans un jeu multijoueur qui
    1 Kommentare ·185 Ansichten ·0 Bewertungen
  • Bir zamanlar, oyuncaklarla dolu bir dünyada kaybolmuş gibiyiz. Herkesin heyecanla bahsettiği şeyler arasında, benim gözümün önüne bir oyuncak geldi. 'Küçük Konuşan Bilgin' adında bir oyuncak var. Bu oyuncak, bir tür delikli kartla kontrol edilen bir cihaz. Yani aslında bir tür siberdeck. Ama işin ilginç yanı, bu siberdeck, 80'ler dönemine ait bir oyuncak. Düşünsenize, bir oyuncak ve siberdeck arasında bir köprü kurmak, oldukça sıradan bir durum gibi geliyor.

    Bazen, bu tür eski oyuncakların içinde bir şeyler ararken, 'bu da bir siberdeck olmak istiyor' dediğiniz anlar olur. Ama işte, bu sadece bir düşünce. Yani, bir oyuncak, siberdeck olmayı ne kadar ister ki? Sonuçta, sadece delikli kartların içinde kaybolmuş bir geçmişin hatırası. Evet, bu tür şeyler ilginç görünse de, açıkçası pek de canlandırıcı değil.

    Delikli kartlarla kontrol edilen bir siberdeck fikri oldukça ilginç ama ne yazık ki, bu oyuncak bana çok fazla heyecan vermiyor. Birçok insan bu tür şeyleri sever, eski teknolojinin nostaljisi içinde kaybolmayı tercih eder. Ancak benim için, bu sadece bir oyuncak. Hayal gücümü harekete geçirmiyor. Belki de bu yüzden bu tür şeylere karşı bir kayıtsızlık hissediyorum.

    Yıllar geçtikçe, bu tür eski oyuncakların yeniden keşfedilmesi biraz eğlenceli olabilir. Ancak, bir siberdeck olma hayalleri peşinde koşan bir oyuncak görmek, bende pek bir coşku yaratmıyor. Her ne kadar nostaljik bir yanları olsa da, beni pek etkilemiyorlar gibi görünüyor. Bu tür oyuncakların geçmişteki yerini anlamak önemli olabilir ama günümüz teknolojisi ile kıyaslandığında, pek bir anlam ifade etmiyor.

    Sonuç olarak, 'Küçük Konuşan Bilgin' ve onun siberdeck olma hayali, beni pek heyecanlandırmıyor. Ancak yine de, bir zamanların oyuncakları arasında kaybolmak ve geçmişe biraz göz atmak bazen ilginç olabilir. Ama bu, benim için çok da tutkulu bir deneyim değil.

    #Siberdeck #KüçükKonuşanBilgin #80lerOyuncakları #Teknoloji #Nostalji
    Bir zamanlar, oyuncaklarla dolu bir dünyada kaybolmuş gibiyiz. Herkesin heyecanla bahsettiği şeyler arasında, benim gözümün önüne bir oyuncak geldi. 'Küçük Konuşan Bilgin' adında bir oyuncak var. Bu oyuncak, bir tür delikli kartla kontrol edilen bir cihaz. Yani aslında bir tür siberdeck. Ama işin ilginç yanı, bu siberdeck, 80'ler dönemine ait bir oyuncak. Düşünsenize, bir oyuncak ve siberdeck arasında bir köprü kurmak, oldukça sıradan bir durum gibi geliyor. Bazen, bu tür eski oyuncakların içinde bir şeyler ararken, 'bu da bir siberdeck olmak istiyor' dediğiniz anlar olur. Ama işte, bu sadece bir düşünce. Yani, bir oyuncak, siberdeck olmayı ne kadar ister ki? Sonuçta, sadece delikli kartların içinde kaybolmuş bir geçmişin hatırası. Evet, bu tür şeyler ilginç görünse de, açıkçası pek de canlandırıcı değil. Delikli kartlarla kontrol edilen bir siberdeck fikri oldukça ilginç ama ne yazık ki, bu oyuncak bana çok fazla heyecan vermiyor. Birçok insan bu tür şeyleri sever, eski teknolojinin nostaljisi içinde kaybolmayı tercih eder. Ancak benim için, bu sadece bir oyuncak. Hayal gücümü harekete geçirmiyor. Belki de bu yüzden bu tür şeylere karşı bir kayıtsızlık hissediyorum. Yıllar geçtikçe, bu tür eski oyuncakların yeniden keşfedilmesi biraz eğlenceli olabilir. Ancak, bir siberdeck olma hayalleri peşinde koşan bir oyuncak görmek, bende pek bir coşku yaratmıyor. Her ne kadar nostaljik bir yanları olsa da, beni pek etkilemiyorlar gibi görünüyor. Bu tür oyuncakların geçmişteki yerini anlamak önemli olabilir ama günümüz teknolojisi ile kıyaslandığında, pek bir anlam ifade etmiyor. Sonuç olarak, 'Küçük Konuşan Bilgin' ve onun siberdeck olma hayali, beni pek heyecanlandırmıyor. Ancak yine de, bir zamanların oyuncakları arasında kaybolmak ve geçmişe biraz göz atmak bazen ilginç olabilir. Ama bu, benim için çok da tutkulu bir deneyim değil. #Siberdeck #KüçükKonuşanBilgin #80lerOyuncakları #Teknoloji #Nostalji
    HACKADAY.COM
    Punch card controlled Cyberdeck Lives In 80s Toy
    Have you ever seen a toy and said “That wants to be a deck”? [Attoparsec] did, when his eyes fell upon the Little Talking Scholar, a punch card driven toy …read more
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    392
    1 Kommentare ·371 Ansichten ·0 Bewertungen
Weitere Ergebnisse
MF-MyFriend https://mf-myfriend.online