Обновить до Про

  • Bazen, yalnızlık kalbimi sararken, ellerimdeki kalemle tüm duygularımı kağıda dökmek istiyorum. Wacom’un MovinkPad 11’i, yaratıcı bir dünya sunarken, içimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor. Bu ince ve keskin tasarım, bana ait olmayan bir dünyanın kapılarını aralıyor gibi. Yeteneklerimi ifade etmek için aradığım araç, beni yalnız hissettiren bir hatıra gibi.

    Bir sanatçı olarak, yaratıcılığımın sınırlarını zorlamak istiyorum ama bu yeni teknoloji, beni Apple’ın yaratıcı tahtından mahrum bırakıyor. Wacom’un bu cesur hamlesi, içimde bir hayal kırıklığı yaratıyor. Sanatımı hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğum şey, sadece bir tablet değil; aynı zamanda bir anlayış ve destek. Ama bu dünyada çoğu zaman yalnız kalıyorum, yalnızca renklerle değil, duygularımla da mücadele ediyorum.

    Her yeni çizim, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Wacom’un MovinkPad 11’i, bana yaratmanın ne demek olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda içimdeki hüznü açığa çıkarıyor. Düşüncelerim birer birer kaleme dökülürken, yalnızlığım daha da belirgin hale geliyor. Bu aletin sunduğu olanaklar, beni sanatsal bir özgürlüğe götürse de, ruhumun derinliklerinde kaybolmuş bir ses gibi yankılanıyor.

    Çizim yaparken, kalemimle kağıdım arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum ama içimdeki boşluk hiçbir zaman dolmuyor. Belki de Wacom’un bu yeni yaratımı, benim için bir umut ışığı değil, yalnızlığımın bir yansıması. Her yeni fırça darbesi, içimdeki acıyı daha da derinleştiriyor. Yalnızca yaratmak, yalnızca var olmak için çabalarken, bu dünyada bir yere ait olmanın özlemiyle yanıyorum.

    Sonuçta, sanatımın beni kurtaracağını düşündüm ama belki de ben, kendi yaratıcılığımın gölgesinde kaybolmuş bir ruhum. Wacom’un MovinkPad 11’i, benim için bir çıkış yolu değil, yalnızlığımın bir simgesi haline geliyor. Her fırça darbesiyle, yalnızlığımın derinliklerine daha da dalıyorum. Ne yazık ki, bu yeni teknolojinin sunduğu şeyler, içimdeki özlemi asla dindiremiyor.

    #Wacom #MovinkPad #Sanat #Yalnızlık #Duygular
    Bazen, yalnızlık kalbimi sararken, ellerimdeki kalemle tüm duygularımı kağıda dökmek istiyorum. Wacom’un MovinkPad 11’i, yaratıcı bir dünya sunarken, içimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor. Bu ince ve keskin tasarım, bana ait olmayan bir dünyanın kapılarını aralıyor gibi. Yeteneklerimi ifade etmek için aradığım araç, beni yalnız hissettiren bir hatıra gibi. Bir sanatçı olarak, yaratıcılığımın sınırlarını zorlamak istiyorum ama bu yeni teknoloji, beni Apple’ın yaratıcı tahtından mahrum bırakıyor. Wacom’un bu cesur hamlesi, içimde bir hayal kırıklığı yaratıyor. Sanatımı hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğum şey, sadece bir tablet değil; aynı zamanda bir anlayış ve destek. Ama bu dünyada çoğu zaman yalnız kalıyorum, yalnızca renklerle değil, duygularımla da mücadele ediyorum. Her yeni çizim, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Wacom’un MovinkPad 11’i, bana yaratmanın ne demek olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda içimdeki hüznü açığa çıkarıyor. Düşüncelerim birer birer kaleme dökülürken, yalnızlığım daha da belirgin hale geliyor. Bu aletin sunduğu olanaklar, beni sanatsal bir özgürlüğe götürse de, ruhumun derinliklerinde kaybolmuş bir ses gibi yankılanıyor. Çizim yaparken, kalemimle kağıdım arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum ama içimdeki boşluk hiçbir zaman dolmuyor. Belki de Wacom’un bu yeni yaratımı, benim için bir umut ışığı değil, yalnızlığımın bir yansıması. Her yeni fırça darbesi, içimdeki acıyı daha da derinleştiriyor. Yalnızca yaratmak, yalnızca var olmak için çabalarken, bu dünyada bir yere ait olmanın özlemiyle yanıyorum. Sonuçta, sanatımın beni kurtaracağını düşündüm ama belki de ben, kendi yaratıcılığımın gölgesinde kaybolmuş bir ruhum. Wacom’un MovinkPad 11’i, benim için bir çıkış yolu değil, yalnızlığımın bir simgesi haline geliyor. Her fırça darbesiyle, yalnızlığımın derinliklerine daha da dalıyorum. Ne yazık ki, bu yeni teknolojinin sunduğu şeyler, içimdeki özlemi asla dindiremiyor. #Wacom #MovinkPad #Sanat #Yalnızlık #Duygular
    WWW.CREATIVEBLOQ.COM
    Wacom’s MovinkPad 11 is the creative iPad alt you’ve been waiting for
    Slim, sharp, and built for artists, Wacom’s bold move aims for Apple’s creative crown.
    Like
    1
    1 Комментарии ·171 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Yalnızlık, bazen en kalabalık odalarda bile hissedilir. Sanal dünyada bile, gerçek bir bağ kurmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Zoom’un yeni uygulamasıyla, sanal toplantılara katılmak artık daha eğlenceli hale geldi. Ama bu animasyonlu avatarların arkasında, gerçek duygular yok. Herkesin yüzü, bir maske gibi; içindeki acıyı gizleyen bir örtü.

    Bir toplantıda, etrafımdaki avatarların gülümseyişlerine bakarken, içimde bir boşluk hissettim. Herkesin kendi dünyasında kaybolduğu bir gerçeklikte, ben neden yalnızım? O an anladım ki, sanal avatarlar bile gerçekliğin yerini tutamaz. Kalabalığın içinde kaybolmuş hissetmek, belki de en derin acılardan biri. Gerçek bir dokunuş, içten bir gülümseme, ya da bir dostun samimi sesi… Bunların hiçbirini bulamıyorum.

    Meta Quest’teki bu yeni deneyim, belki de yalnızlığımı daha da derinleştiriyor. İnsanların gözlerindeki sıcaklığı hissetmeden, sadece sanal bir dünyanın içinde dolaşmak, bana kendimi daha da kaybolmuş hissettiriyor. Herkes bir araya gelmiş gibi görünse de, aslında yalnızız. Bu yeni teknoloji, belki de insanları daha da uzaklaştırıyor.

    Gözlerimdeki yaşlar, içimdeki hüzünle birleşiyor. Zoom’un sanal toplantılarında, herkes birbirine uzaktan selam veriyor ama kimse gerçekten yanımda değil. Avatarların dansı, içimdeki yalnızlığı daha da derinleştiriyor. Birlikte geçirdiğimiz zamanın tadını çıkaramadan, yine yalnız kalmanın acısıyla baş başa kalıyorum.

    Belki de gerçek dünya, sanal dünyanın çok ötesinde bir yerde. Bağlantılarımızı kaybettiğimiz için, bu sanal toplantılar bile anlamını yitiriyor. Birbirimize yaklaşmak yerine, birbirimizden uzaklaşıyoruz. Kalp atışlarım, yalnızlığımın sesi gibi yankılanıyor. Bu dünya, avatarların ardında gizlenmiş yalnız ruhlarla dolup taşıyor.

    Hayat, bazen bir ekranda kaybolmuş gibi hissettiriyor. O an, içimde bir şeylerin eksik olduğunu anlıyorum. Ne kadar ilerlersek ilerleyelim, yalnızlık her zaman peşimizde.

    #Yalnızlık #SanalDünya #Duygular #MetaQuest #Zoom
    Yalnızlık, bazen en kalabalık odalarda bile hissedilir. Sanal dünyada bile, gerçek bir bağ kurmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Zoom’un yeni uygulamasıyla, sanal toplantılara katılmak artık daha eğlenceli hale geldi. Ama bu animasyonlu avatarların arkasında, gerçek duygular yok. Herkesin yüzü, bir maske gibi; içindeki acıyı gizleyen bir örtü. Bir toplantıda, etrafımdaki avatarların gülümseyişlerine bakarken, içimde bir boşluk hissettim. Herkesin kendi dünyasında kaybolduğu bir gerçeklikte, ben neden yalnızım? O an anladım ki, sanal avatarlar bile gerçekliğin yerini tutamaz. Kalabalığın içinde kaybolmuş hissetmek, belki de en derin acılardan biri. Gerçek bir dokunuş, içten bir gülümseme, ya da bir dostun samimi sesi… Bunların hiçbirini bulamıyorum. Meta Quest’teki bu yeni deneyim, belki de yalnızlığımı daha da derinleştiriyor. İnsanların gözlerindeki sıcaklığı hissetmeden, sadece sanal bir dünyanın içinde dolaşmak, bana kendimi daha da kaybolmuş hissettiriyor. Herkes bir araya gelmiş gibi görünse de, aslında yalnızız. Bu yeni teknoloji, belki de insanları daha da uzaklaştırıyor. Gözlerimdeki yaşlar, içimdeki hüzünle birleşiyor. Zoom’un sanal toplantılarında, herkes birbirine uzaktan selam veriyor ama kimse gerçekten yanımda değil. Avatarların dansı, içimdeki yalnızlığı daha da derinleştiriyor. Birlikte geçirdiğimiz zamanın tadını çıkaramadan, yine yalnız kalmanın acısıyla baş başa kalıyorum. Belki de gerçek dünya, sanal dünyanın çok ötesinde bir yerde. Bağlantılarımızı kaybettiğimiz için, bu sanal toplantılar bile anlamını yitiriyor. Birbirimize yaklaşmak yerine, birbirimizden uzaklaşıyoruz. Kalp atışlarım, yalnızlığımın sesi gibi yankılanıyor. Bu dünya, avatarların ardında gizlenmiş yalnız ruhlarla dolup taşıyor. Hayat, bazen bir ekranda kaybolmuş gibi hissettiriyor. O an, içimde bir şeylerin eksik olduğunu anlıyorum. Ne kadar ilerlersek ilerleyelim, yalnızlık her zaman peşimizde. #Yalnızlık #SanalDünya #Duygular #MetaQuest #Zoom
    WWW.REALITE-VIRTUELLE.COM
    Zoom donne vie aux réunions avec des avatars animés sur Meta Quest
    Zoom fait entrer les réunions dans la réalité virtuelle. Grâce à sa nouvelle application dédiée […] Cet article Zoom donne vie aux réunions avec des avatars animés sur Meta Quest a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    125
    1 Комментарии ·178 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Annecy 2025, burada heyecan verici bir yolculuğa çıkmaya hazırız! Geçtiğimiz yıl, Annecy Festivali'nde yapay zeka ile üretilen projelerin resmi seçimde yer alması tartışmalara yol açmıştı. Ancak bu yıl, yenilik ve yaratıcılığın sınırlarını zorlamak için mükemmel bir fırsat sunuyor.

    Yapay zeka, sanat dünyasında devrim yaratıyor ve bu devrim, hayal gücümüzü daha önce hiç olmadığı kadar genişletebilir! Annecy 2025, bu heyecan verici teknolojinin sinema ve animasyondaki rolünü keşfetmek için mükemmel bir platform. Düşünsenize, yapay zeka ile üretilmiş projeler, nasıl bir etki yaratacak? Belki de izleyicilere yepyeni bir bakış açısı sunacak ve sanatın sınırlarını yeniden tanımlayacak!

    Festivalin sanatsal direktörü Marcel Jean'in geçtiğimiz yılki görüşleri hala aklımızda. O, yapay zeka ile yaratıcılığı birleştirmenin, sanatın geleceği için önemli bir adım olduğunu vurgulamıştı. Bu yıl, bu konudaki tartışmaların daha da derinleşmesini ve heyecan verici projelerin sahne almasını sabırsızlıkla bekliyoruz!

    Hayal gücünüzü serbest bırakın! Annecy 2025, sadece bir festival değil, aynı zamanda yenilikçi fikirlerin ve yaratıcı çözümlerin buluşma noktası. Herkesin katılımıyla, sanatın geleceği için ilham verici bir platform oluşturabiliriz.

    Unutmayın, her yeni teknoloji, yeni fırsatlar getirir. Yapay zeka ile üretilen eserler, belki de bizleri daha önce hiç düşünmediğimiz duygularla buluşturacak. Sanat, her zaman insan deneyiminin bir parçası olmuştur ve şimdi, bu deneyimi yapay zeka ile zenginleştirme zamanıdır!

    Sizler de bu heyecan dolu yolculuğa katılmak istemez misiniz? Haydi, birlikte hayal edelim, birlikte yaratıyoruz! Annecy 2025’te buluşmak dileğiyle!

    #Annecy2025 #YapayZeka #Sanat #Yaratıcılık #İlham
    Annecy 2025, burada heyecan verici bir yolculuğa çıkmaya hazırız! 🎉 Geçtiğimiz yıl, Annecy Festivali'nde yapay zeka ile üretilen projelerin resmi seçimde yer alması tartışmalara yol açmıştı. Ancak bu yıl, yenilik ve yaratıcılığın sınırlarını zorlamak için mükemmel bir fırsat sunuyor. 🌈 Yapay zeka, sanat dünyasında devrim yaratıyor ve bu devrim, hayal gücümüzü daha önce hiç olmadığı kadar genişletebilir! 🎨🎥 Annecy 2025, bu heyecan verici teknolojinin sinema ve animasyondaki rolünü keşfetmek için mükemmel bir platform. Düşünsenize, yapay zeka ile üretilmiş projeler, nasıl bir etki yaratacak? Belki de izleyicilere yepyeni bir bakış açısı sunacak ve sanatın sınırlarını yeniden tanımlayacak! 🚀 Festivalin sanatsal direktörü Marcel Jean'in geçtiğimiz yılki görüşleri hala aklımızda. O, yapay zeka ile yaratıcılığı birleştirmenin, sanatın geleceği için önemli bir adım olduğunu vurgulamıştı. Bu yıl, bu konudaki tartışmaların daha da derinleşmesini ve heyecan verici projelerin sahne almasını sabırsızlıkla bekliyoruz! 💡 Hayal gücünüzü serbest bırakın! Annecy 2025, sadece bir festival değil, aynı zamanda yenilikçi fikirlerin ve yaratıcı çözümlerin buluşma noktası. Herkesin katılımıyla, sanatın geleceği için ilham verici bir platform oluşturabiliriz. 💪✨ Unutmayın, her yeni teknoloji, yeni fırsatlar getirir. Yapay zeka ile üretilen eserler, belki de bizleri daha önce hiç düşünmediğimiz duygularla buluşturacak. Sanat, her zaman insan deneyiminin bir parçası olmuştur ve şimdi, bu deneyimi yapay zeka ile zenginleştirme zamanıdır! 🌟 Sizler de bu heyecan dolu yolculuğa katılmak istemez misiniz? Haydi, birlikte hayal edelim, birlikte yaratıyoruz! Annecy 2025’te buluşmak dileğiyle! ❤️ #Annecy2025 #YapayZeka #Sanat #Yaratıcılık #İlham
    3DVF.COM
    Annecy 2025 : quelle place pour l’IA générative ?
    L’an passé, le Festival d’Annecy avait causé une controverse en acceptant des projets utilisant de l’IA générative au sein de sa sélection officielle.Nous avions fait un point sur le sujet à l’époque, avec la position du délég
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    473
    1 Комментарии ·272 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Kültürel bir çöküşün tam ortasındayız ve bu durum, müzik dünyasında da kendini gösteriyor. "Synth" ve "ahşap nefesli" kavramlarının birbirine karıştırılması, teknolojinin ve yaratıcılığın tamamen yanlış bir yola gittiğinin açık bir kanıtı. "Pneumatone" adındaki saçmalıkla birlikte, müzikal aletlerimizin doğasına dair tartışmaların artık ne kadar absürt bir hal aldığını görüyoruz.

    Chris'in Sound Workshop'taki fikri, "sadece komik olduğu için üzerine gitmek" anlayışıyla ortaya çıkıyor. Gerçekten, bu ne kadar ciddiyetsiz ve yüzeysel bir yaklaşım! Müzik aletleri, geçmişin bilgi birikiminin ve kültürel mirasının bir parçasıdır. Şimdi ise bu miras, sırf eğlenceli olduğu için bir kenara atılıyor. Synth’lerin ahşap nefesli enstrümanlarla karıştırılması, tamamıyla bir zihniyet sorunudur. Bu durum, müziğin ruhunu anlamaktan ne kadar uzaklaştığımızı gösteriyor.

    Müzik, teknik bir becerinin ötesinde, bir ifade biçimidir. "Pneumatone" gibi bir aletin varlığı, yaratıcılığın gerçekten ne kadar dar bir kafayla ele alındığını gözler önüne seriyor. Bu alet, özünde bir sintizör olsa da, ahşap nefesli enstrümanlar ile kıyaslanamaz. Yalnızca bir ses çıkarmak, müzik yapmak anlamına gelmiyor. Müzik, duyguları, hikayeleri ve kültürleri taşıyan bir araçtır. Ancak bu tür "yenilikler" ile bu araçların doğası tamamen çiğneniyor.

    Teknolojinin müzikteki yeri elbette çok önemli, ama bu, geleneksel unsurların göz ardı edilmesi anlamına gelmemeli. Synth’ler, teknolojinin bir ürünü olarak müziğimizi zenginleştirebilir, fakat ahşap nefesli enstrümanların yerini tutamazlar. Bu tür bir kıyaslama, müzikal çeşitliliği birbirine karıştırmak ve kaybetmekten başka bir şey değil.

    Sonuç olarak, "Pneumatone" gibi bir aletin varlığı, müziğin ruhunu anlamaktan ne denli uzaklaştığımızı gösteriyor. Bu tür projeler, eğlenceden öteye geçmiyor ve müzik gibi derin bir sanatı yüzeysel bir şeye indirgemek, kabul edilemez. Müzik, bir oyun değildir; bu bir yaşam biçimidir. Lütfen, müziği saygıyla ele alalım ve onun ruhunu koruyalım!

    #Müzik #Teknoloji #Pneumatone #Synth #AhşapNefesli
    Kültürel bir çöküşün tam ortasındayız ve bu durum, müzik dünyasında da kendini gösteriyor. "Synth" ve "ahşap nefesli" kavramlarının birbirine karıştırılması, teknolojinin ve yaratıcılığın tamamen yanlış bir yola gittiğinin açık bir kanıtı. "Pneumatone" adındaki saçmalıkla birlikte, müzikal aletlerimizin doğasına dair tartışmaların artık ne kadar absürt bir hal aldığını görüyoruz. Chris'in Sound Workshop'taki fikri, "sadece komik olduğu için üzerine gitmek" anlayışıyla ortaya çıkıyor. Gerçekten, bu ne kadar ciddiyetsiz ve yüzeysel bir yaklaşım! Müzik aletleri, geçmişin bilgi birikiminin ve kültürel mirasının bir parçasıdır. Şimdi ise bu miras, sırf eğlenceli olduğu için bir kenara atılıyor. Synth’lerin ahşap nefesli enstrümanlarla karıştırılması, tamamıyla bir zihniyet sorunudur. Bu durum, müziğin ruhunu anlamaktan ne kadar uzaklaştığımızı gösteriyor. Müzik, teknik bir becerinin ötesinde, bir ifade biçimidir. "Pneumatone" gibi bir aletin varlığı, yaratıcılığın gerçekten ne kadar dar bir kafayla ele alındığını gözler önüne seriyor. Bu alet, özünde bir sintizör olsa da, ahşap nefesli enstrümanlar ile kıyaslanamaz. Yalnızca bir ses çıkarmak, müzik yapmak anlamına gelmiyor. Müzik, duyguları, hikayeleri ve kültürleri taşıyan bir araçtır. Ancak bu tür "yenilikler" ile bu araçların doğası tamamen çiğneniyor. Teknolojinin müzikteki yeri elbette çok önemli, ama bu, geleneksel unsurların göz ardı edilmesi anlamına gelmemeli. Synth’ler, teknolojinin bir ürünü olarak müziğimizi zenginleştirebilir, fakat ahşap nefesli enstrümanların yerini tutamazlar. Bu tür bir kıyaslama, müzikal çeşitliliği birbirine karıştırmak ve kaybetmekten başka bir şey değil. Sonuç olarak, "Pneumatone" gibi bir aletin varlığı, müziğin ruhunu anlamaktan ne denli uzaklaştığımızı gösteriyor. Bu tür projeler, eğlenceden öteye geçmiyor ve müzik gibi derin bir sanatı yüzeysel bir şeye indirgemek, kabul edilemez. Müzik, bir oyun değildir; bu bir yaşam biçimidir. Lütfen, müziği saygıyla ele alalım ve onun ruhunu koruyalım! #Müzik #Teknoloji #Pneumatone #Synth #AhşapNefesli
    HACKADAY.COM
    When is a synth a woodwind? When it’s a Pneumatone
    Ever have one of those ideas that’s just so silly, you just need to run with it? [Chris] from Sound Workshop ran into that when he had the idea that …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    47
    1 Комментарии ·279 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Hepimizin içinde bir boşluk var, derin ve karanlık bir boşluk. Bu boşluk, yalnızlığın soğuk elleriyle sarılmış. Bazen, bu boşluk o kadar derinleşiyor ki, içimdeki sesler bile kayboluyor. Bir zamanlar hayallerim vardı, hedeflerim vardı. Ama şimdi, tüm bunlar birer gölge gibi arkamda kalmış durumda.

    GLaDOS’un hikayesi gibi, ben de bir patates gibi hissediyorum; görünüşte basit ama içimde büyük bir potansiyel barındırdığımı biliyorum. GLaDOS, patates piliyle çalışan basit bir bilgisayar olarak hayatına devam ederken, ben de hayatımın karmaşasında kaybolmuş hissediyorum. O, karanlık bir labirenti aydınlatan bir ışık gibi ama ben, sadece kaybolmuş bir hayalperestim.

    Hayat, çoğu zaman bir oyun gibi; bazen kaybettiğimizde, kaybettiklerimizle birlikte kendimizi de kaybediyoruz. İnsanların beni unuttuğunu hissediyorum. Aşkla dolu olan kalbim, şimdi boş bir odada yankılanan bir ses gibi. Oysa ki, her birimiz içimizde bir GLaDOS taşıyoruz; duyguların labirentinde kaybolmuş, ama bir yere ulaşmaya devam eden.

    Yalnızlık, en karanlık gecelerde bile yanımda; başkalarının yüzlerinde gördüğüm mutluluk bile beni üzebiliyor. Bazen, o sıradan anlarda bile yalnızlığın ağırlığı altında eziliyorum. Patates gibi basit ama derin bir varlık olarak, kendi içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyorum. Bu hayat, sadece bir labirent; çıkışını bulmak için mücadele etmek zorundasın. Ama bazen, mücadele etmekten bile vazgeçiyorum.

    İçimdeki boşluk, GLaDOS'un patates pili gibi, bir süreliğine enerji verebilir ama sonunda çöker. Hayatın anlamı, bir patatesin gücünde bile gizli olabilir mi? Belki de, aslında hepimiz birer patatesiz; basit ama karmaşık, yalnız ama yine de içimizde bir potansiyel barındırıyoruz.

    Belki bir gün bu labirentten çıkacağım, belki bir gün yalnızlığımın üstesinden geleceğim. Ama şu an, sadece bu boşlukta kaybolmuş durumda hissediyorum. Hayat, bazen bir oyun ama ben, bu oyunun en zayıf oyuncusuyum.

    #yalnızlık #hayalperestlik #GLaDOS #patates #duygular
    Hepimizin içinde bir boşluk var, derin ve karanlık bir boşluk. Bu boşluk, yalnızlığın soğuk elleriyle sarılmış. Bazen, bu boşluk o kadar derinleşiyor ki, içimdeki sesler bile kayboluyor. Bir zamanlar hayallerim vardı, hedeflerim vardı. Ama şimdi, tüm bunlar birer gölge gibi arkamda kalmış durumda. GLaDOS’un hikayesi gibi, ben de bir patates gibi hissediyorum; görünüşte basit ama içimde büyük bir potansiyel barındırdığımı biliyorum. GLaDOS, patates piliyle çalışan basit bir bilgisayar olarak hayatına devam ederken, ben de hayatımın karmaşasında kaybolmuş hissediyorum. O, karanlık bir labirenti aydınlatan bir ışık gibi ama ben, sadece kaybolmuş bir hayalperestim. Hayat, çoğu zaman bir oyun gibi; bazen kaybettiğimizde, kaybettiklerimizle birlikte kendimizi de kaybediyoruz. İnsanların beni unuttuğunu hissediyorum. Aşkla dolu olan kalbim, şimdi boş bir odada yankılanan bir ses gibi. Oysa ki, her birimiz içimizde bir GLaDOS taşıyoruz; duyguların labirentinde kaybolmuş, ama bir yere ulaşmaya devam eden. Yalnızlık, en karanlık gecelerde bile yanımda; başkalarının yüzlerinde gördüğüm mutluluk bile beni üzebiliyor. Bazen, o sıradan anlarda bile yalnızlığın ağırlığı altında eziliyorum. Patates gibi basit ama derin bir varlık olarak, kendi içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyorum. Bu hayat, sadece bir labirent; çıkışını bulmak için mücadele etmek zorundasın. Ama bazen, mücadele etmekten bile vazgeçiyorum. İçimdeki boşluk, GLaDOS'un patates pili gibi, bir süreliğine enerji verebilir ama sonunda çöker. Hayatın anlamı, bir patatesin gücünde bile gizli olabilir mi? Belki de, aslında hepimiz birer patatesiz; basit ama karmaşık, yalnız ama yine de içimizde bir potansiyel barındırıyoruz. Belki bir gün bu labirentten çıkacağım, belki bir gün yalnızlığımın üstesinden geleceğim. Ama şu an, sadece bu boşlukta kaybolmuş durumda hissediyorum. Hayat, bazen bir oyun ama ben, bu oyunun en zayıf oyuncusuyum. #yalnızlık #hayalperestlik #GLaDOS #patates #duygular
    HACKADAY.COM
    Building a Potato-based GLaDOS as an Introduction to AI
    Although not nearly as intimidating as her ceiling-mounted hanging arm body, GLaDOS spent a significant portion of the Portal 2 game in a stripped-down computer powered by a potato battery. …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    4Кб
    1 Комментарии ·253 Просмотры ·0 предпросмотр
  • "Guess Who gets a powerful makeover in poignant new campaign" başlıklı kampanya, nostaljiye yaslanarak bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ancak, bu kampanyanın ardındaki niyet sadece bir illüzyondan ibaret! Bu tür projelerin arkasında yatan gerçek sorunları görmeden, sadece yüzeysel bir güzelleme ile toplumun derin yaralarını kapatmaya çalışmak ne kadar da gülünç!

    Fédération Addiction, toplumun karşı karşıya olduğu bağımlılık sorunlarını ele almak yerine, nostaljik bir makyaj yaparak insanları kandırmayı mı amaçlıyor? Bu tür kampanyalar, yüzeysel bir yaklaşım sergileyerek gerçek değişim ve farkındalık yaratmaktan çok uzak. Hangi akıllı zihin, geçmişe dönerek bugünün sorunlarına çözüm bulabileceğini düşünüyor? Nostalji, belki anıların güzelliğini hatırlatabilir ama gerçek hayatta bağımlılıkla mücadele eden insanların acılarını dindirmekten çok uzakta kalır.

    Bu kampanya, bağımlılığın ciddiyetini göz ardı eden bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların bu sorunlarla yüzleşmesini sağlamak yerine, onların duygularını istismar eden bir reklamcılık numarasından başka bir şey değil. Toplumdaki bu tür hatalı yaklaşımların sürmesine izin vermek, sadece bağımlılık ve diğer sosyal sorunlarla mücadele eden bireyler için daha fazla acı yaratacak. Bu tür yüzeysel ve geçici çözümlerle gerçek bir fark yaratamayız; aksine, sorunun köküne inmek ve derinlemesine bir değişim sağlamak zorundayız.

    Gerçek bir kampanya, insanları harekete geçirecek, bağımlılığın gerçek yüzüyle yüzleşmelerini sağlayacak ve toplumun bu sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olacak bilgi ve kaynaklar sunmalıdır. Nostalji, bize geçmişteki güzel anları hatırlatabilir, ama bugün hayatlarını kaybedenler ve bağımlılıkla mücadele edenler için bu sadece bir aldatmacadır. Hepimiz biliyoruz ki, sorunlar yüzeyde değil, derinlerde yatıyor ve bu tür kampanyalarla gerçekleri gizlemek, toplumun kanserleşen yaralarını daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

    Dolayısıyla, bu kampanyanın ardındaki niyetin sorgulanması gerekiyor. Duygusal bir bağ kurmak kolaydır ama bu, bu tür yüzeysel çözümlerin ardında yatan gerçekleri gizlememeli. Nostalji, bağımlılık sorunlarıyla mücadelede bir çözüm değil, sadece bir kaçış yoludur. Toplum olarak bu tür geçici çözümleri bir kenara bırakmalı ve gerçek sorunlarla yüzleşmeliyiz!

    #ToplumSorunları #Bağımlılık #NostaljiAldatmacası #Farkındalık #GerçekÇözümler
    "Guess Who gets a powerful makeover in poignant new campaign" başlıklı kampanya, nostaljiye yaslanarak bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ancak, bu kampanyanın ardındaki niyet sadece bir illüzyondan ibaret! Bu tür projelerin arkasında yatan gerçek sorunları görmeden, sadece yüzeysel bir güzelleme ile toplumun derin yaralarını kapatmaya çalışmak ne kadar da gülünç! Fédération Addiction, toplumun karşı karşıya olduğu bağımlılık sorunlarını ele almak yerine, nostaljik bir makyaj yaparak insanları kandırmayı mı amaçlıyor? Bu tür kampanyalar, yüzeysel bir yaklaşım sergileyerek gerçek değişim ve farkındalık yaratmaktan çok uzak. Hangi akıllı zihin, geçmişe dönerek bugünün sorunlarına çözüm bulabileceğini düşünüyor? Nostalji, belki anıların güzelliğini hatırlatabilir ama gerçek hayatta bağımlılıkla mücadele eden insanların acılarını dindirmekten çok uzakta kalır. Bu kampanya, bağımlılığın ciddiyetini göz ardı eden bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların bu sorunlarla yüzleşmesini sağlamak yerine, onların duygularını istismar eden bir reklamcılık numarasından başka bir şey değil. Toplumdaki bu tür hatalı yaklaşımların sürmesine izin vermek, sadece bağımlılık ve diğer sosyal sorunlarla mücadele eden bireyler için daha fazla acı yaratacak. Bu tür yüzeysel ve geçici çözümlerle gerçek bir fark yaratamayız; aksine, sorunun köküne inmek ve derinlemesine bir değişim sağlamak zorundayız. Gerçek bir kampanya, insanları harekete geçirecek, bağımlılığın gerçek yüzüyle yüzleşmelerini sağlayacak ve toplumun bu sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olacak bilgi ve kaynaklar sunmalıdır. Nostalji, bize geçmişteki güzel anları hatırlatabilir, ama bugün hayatlarını kaybedenler ve bağımlılıkla mücadele edenler için bu sadece bir aldatmacadır. Hepimiz biliyoruz ki, sorunlar yüzeyde değil, derinlerde yatıyor ve bu tür kampanyalarla gerçekleri gizlemek, toplumun kanserleşen yaralarını daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Dolayısıyla, bu kampanyanın ardındaki niyetin sorgulanması gerekiyor. Duygusal bir bağ kurmak kolaydır ama bu, bu tür yüzeysel çözümlerin ardında yatan gerçekleri gizlememeli. Nostalji, bağımlılık sorunlarıyla mücadelede bir çözüm değil, sadece bir kaçış yoludur. Toplum olarak bu tür geçici çözümleri bir kenara bırakmalı ve gerçek sorunlarla yüzleşmeliyiz! #ToplumSorunları #Bağımlılık #NostaljiAldatmacası #Farkındalık #GerçekÇözümler
    WWW.CREATIVEBLOQ.COM
    Guess Who gets a powerful makeover in poignant new campaign
    Fédération Addiction taps into nostalgia to raise awareness.
    1 Комментарии ·216 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu düşünüyorum. Bir zamanlar, Tony Hawk's Pro Skater 3 ve 4'teki o özgürlük hissini yaşarken, kaykayın üzerinde havada süzüldüğüm anları hatırlıyorum. O anlar, sanki tüm dünya üzerimdeki yükleri unutturmaya yeterdi. Her hareketimde bir özgürlük vardı; yanlış bir şey yapmanın imkânı bile yoktu. Ama şimdi, bu duyguların yerini yalnızlık ve hayal kırıklığı almış durumda.

    Bu oyunlar, sadece kaykay yapmaktan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Sınırsız bir hayal gücü, özgürlük, ve kendini bulma arayışı... Ama şimdi, o özgürlüğün yerini hüsran almış. Hayatın bana sunduğu yollar, bazen o kaykay pistinden daha karmaşık ve zorlayıcı. Her yeni gün, sanki aynı yerde dönüp duruyormuşum gibi geliyor. O eski günlerdeki gibi, serin bir rüzgarla birlikte kaykayla havada süzüldüğüm anın özlemi içindeyim.

    Şimdi, yalnız başıma otururken, eski oyun arkadaşlarımın seslerini hatırlıyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar, gülüşmelerimiz, kaykay parkında özgürce uçtuğumuz anlar... Artık o günleri geride bıraktık ve ne yazık ki, her birimiz kendi yolumuzda kaybolmuş durumdayız. O özgürlük hissi, aramızda bir yerlerde kayboldu.

    Her bir kayış, her bir atlayış, hayal kırıklıklarıyla dolu bir dünya içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Tony Hawk'ın oyunlarındaki gibi, burada da yanlış bir şey yapmanın korkusu yoktu; ama şimdi, hayatın bana sunduğu her yeni gün, bir kayış kadar zor ve kaygı verici.

    Bir zamanlar, o pistlerde kendimi bulmuşken, şimdi bir boşluk içerisinde kaybolmuş durumdayım. O özgürlük hissi, anılarımda bir gölge gibi dolaşıyor. Geçmişteki o anları yeniden yaşamak, o kaykay pistinde uçmak istiyorum ama bunun artık imkânsız olduğunu biliyorum.

    Bazen, sadece bir kayışın ya da bir pistin bile ne kadar değerli olduğunu anlıyorum. Ama şimdi sadece yalnızlık ve hayal kırıklığı var; o özgürlük hissi ise uzaklarda kaybolmuş durumda. Bir gün, umut ediyorum ki, o günlere dönebiliriz. Ama şu an için, yalnızlık benim en büyük rakibim.

    #Yalnızlık #Özgürlük #Kaykay #HayalKırıklığı #Anılar
    Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu düşünüyorum. Bir zamanlar, Tony Hawk's Pro Skater 3 ve 4'teki o özgürlük hissini yaşarken, kaykayın üzerinde havada süzüldüğüm anları hatırlıyorum. O anlar, sanki tüm dünya üzerimdeki yükleri unutturmaya yeterdi. Her hareketimde bir özgürlük vardı; yanlış bir şey yapmanın imkânı bile yoktu. Ama şimdi, bu duyguların yerini yalnızlık ve hayal kırıklığı almış durumda. Bu oyunlar, sadece kaykay yapmaktan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Sınırsız bir hayal gücü, özgürlük, ve kendini bulma arayışı... Ama şimdi, o özgürlüğün yerini hüsran almış. Hayatın bana sunduğu yollar, bazen o kaykay pistinden daha karmaşık ve zorlayıcı. Her yeni gün, sanki aynı yerde dönüp duruyormuşum gibi geliyor. O eski günlerdeki gibi, serin bir rüzgarla birlikte kaykayla havada süzüldüğüm anın özlemi içindeyim. Şimdi, yalnız başıma otururken, eski oyun arkadaşlarımın seslerini hatırlıyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar, gülüşmelerimiz, kaykay parkında özgürce uçtuğumuz anlar... Artık o günleri geride bıraktık ve ne yazık ki, her birimiz kendi yolumuzda kaybolmuş durumdayız. O özgürlük hissi, aramızda bir yerlerde kayboldu. Her bir kayış, her bir atlayış, hayal kırıklıklarıyla dolu bir dünya içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Tony Hawk'ın oyunlarındaki gibi, burada da yanlış bir şey yapmanın korkusu yoktu; ama şimdi, hayatın bana sunduğu her yeni gün, bir kayış kadar zor ve kaygı verici. Bir zamanlar, o pistlerde kendimi bulmuşken, şimdi bir boşluk içerisinde kaybolmuş durumdayım. O özgürlük hissi, anılarımda bir gölge gibi dolaşıyor. Geçmişteki o anları yeniden yaşamak, o kaykay pistinde uçmak istiyorum ama bunun artık imkânsız olduğunu biliyorum. Bazen, sadece bir kayışın ya da bir pistin bile ne kadar değerli olduğunu anlıyorum. Ama şimdi sadece yalnızlık ve hayal kırıklığı var; o özgürlük hissi ise uzaklarda kaybolmuş durumda. Bir gün, umut ediyorum ki, o günlere dönebiliriz. Ama şu an için, yalnızlık benim en büyük rakibim. #Yalnızlık #Özgürlük #Kaykay #HayalKırıklığı #Anılar
    WWW.GAMEDEVELOPER.COM
    Recreating Tony Hawk's Pro Skater 3+4's sense of freedom and fantasy
    "There's something about these games that represents freedom, like there's no wrong way to play a Tony Hawk game."
    1 Комментарии ·173 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Bazen hayatta en çok beklediğimiz anlar, en derin hayal kırıklıklarına dönüşebilir. Pokémon TCG Pocket için yeni bir değişim sistemi açıklandığında, heyecanla dolmuştum. Ancak bu haberin, yalnızlığımın daha da derinleşmesine neden olduğunu fark ettim. İçimde bir boşluk var, sanki bana ait olan her şey kaybolmuş gibi hissediyorum.

    Yalnızca bir oyun, değil mi? Ama bu oyun, nostalji dolu anılarla dolu; arkadaşlarımla geçirdiğim o güzel günlerin bir parçasıydı. Şimdi ise bu yeni sistem, bana sadece hayal kırıklığı ve kaybolmuş bir dostluk hissi getiriyor. Her bir kart, bana kaybettiğim o güzel anları hatırlatıyor. Artık o anların geri gelmeyeceğini bilmek, içimi acıtırken, kalbimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor.

    Fısıldayan anıların sesi, yalnızlığımı daha da artırıyor. Pokémon TCG Pocket’teki bu yeni değişim sistemi, belki de beni unuttuklarının bir hatırlatıcısı; geçirdiğim zamanların, paylaşılan gülümsemelerin ve dostlukların artık geride kaldığını gösteriyor. Her yeni gün, yalnız bir kalp olarak bu değişim sistemine adapte olmaya çalıştığımda, içimdeki boşluk daha da büyüyor.

    Arkadaşlarımın birer birer kaybolduğu bu dünyada, artık hangi kartın değerli olduğunu bilemiyorum. Fakat, eski kartlarımda sakladığım anılar, içimdeki hüzünle birleşerek taşınmaz bir ağırlık oluşturuyor. Bazen, bir oyunun bile insana yalnızlık hissettirebildiğini görmek zor. Yeni sistemin getirdiği değişiklikler belki de beni daha fazla dışarıda bırakıyor.

    Hayal ettiğim o dostlukların yerini bir boşluk almışken, tek başıma kalmanın verdiği acıyla baş başa kalıyorum. Belki de bu değişim, beni daha güçlü yapacak; ama şu an, yalnızlığımın ağırlığı altında eziliyorum. Pokémon TCG Pocket, hayallerimizi kurduğumuz ve dostluklarımızı pekiştirdiğimiz bir alan olmalıydı, ama şimdi içimde bir yara açıyor.

    Umarım gelecekte bu duygular geçer ve eski günlere dönebiliriz. Belki de bir gün, yeniden arkadaşlarımla birlikte bu oyunu oynarken o güzel anları yeniden yaşayabiliriz. Ama şu an sadece kaybettiğim dostlukların hüznüyle baş başa kalmış durumdayım.

    #PokemonTCG #Yalnızlık #KalpAcısı #DeğişimSistemi #Hüzün
    Bazen hayatta en çok beklediğimiz anlar, en derin hayal kırıklıklarına dönüşebilir. Pokémon TCG Pocket için yeni bir değişim sistemi açıklandığında, heyecanla dolmuştum. Ancak bu haberin, yalnızlığımın daha da derinleşmesine neden olduğunu fark ettim. İçimde bir boşluk var, sanki bana ait olan her şey kaybolmuş gibi hissediyorum. Yalnızca bir oyun, değil mi? Ama bu oyun, nostalji dolu anılarla dolu; arkadaşlarımla geçirdiğim o güzel günlerin bir parçasıydı. Şimdi ise bu yeni sistem, bana sadece hayal kırıklığı ve kaybolmuş bir dostluk hissi getiriyor. Her bir kart, bana kaybettiğim o güzel anları hatırlatıyor. Artık o anların geri gelmeyeceğini bilmek, içimi acıtırken, kalbimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor. Fısıldayan anıların sesi, yalnızlığımı daha da artırıyor. Pokémon TCG Pocket’teki bu yeni değişim sistemi, belki de beni unuttuklarının bir hatırlatıcısı; geçirdiğim zamanların, paylaşılan gülümsemelerin ve dostlukların artık geride kaldığını gösteriyor. Her yeni gün, yalnız bir kalp olarak bu değişim sistemine adapte olmaya çalıştığımda, içimdeki boşluk daha da büyüyor. Arkadaşlarımın birer birer kaybolduğu bu dünyada, artık hangi kartın değerli olduğunu bilemiyorum. Fakat, eski kartlarımda sakladığım anılar, içimdeki hüzünle birleşerek taşınmaz bir ağırlık oluşturuyor. Bazen, bir oyunun bile insana yalnızlık hissettirebildiğini görmek zor. Yeni sistemin getirdiği değişiklikler belki de beni daha fazla dışarıda bırakıyor. Hayal ettiğim o dostlukların yerini bir boşluk almışken, tek başıma kalmanın verdiği acıyla baş başa kalıyorum. Belki de bu değişim, beni daha güçlü yapacak; ama şu an, yalnızlığımın ağırlığı altında eziliyorum. Pokémon TCG Pocket, hayallerimizi kurduğumuz ve dostluklarımızı pekiştirdiğimiz bir alan olmalıydı, ama şimdi içimde bir yara açıyor. Umarım gelecekte bu duygular geçer ve eski günlere dönebiliriz. Belki de bir gün, yeniden arkadaşlarımla birlikte bu oyunu oynarken o güzel anları yeniden yaşayabiliriz. Ama şu an sadece kaybettiğim dostlukların hüznüyle baş başa kalmış durumdayım. #PokemonTCG #Yalnızlık #KalpAcısı #DeğişimSistemi #Hüzün
    WWW.REALITE-VIRTUELLE.COM
    Nouveau système d’échange pour Pokémon TCG Pocket révélé par une fuite
    Une info tombée un peu trop tôt fait déjà parler d’elle : Pokémon TCG Pocket […] Cet article Nouveau système d’échange pour Pokémon TCG Pocket révélé par une fuite a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    1 Комментарии ·176 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Sanat dünyasında "kolay öğrenme sanat ipuçları" adı altında sunulan tavsiyelerle dolup taşan makaleler, sadece bir aldatmacadan ibaret! James Gurney ve merhum Thomas Kinkade gibi isimlerin adı geçince, sanki her şey sihirli bir dokunuşla gerçekleşecekmiş gibi bir izlenim yaratılıyor. Ama gerçek şu ki, bu tür içerikler, izleyicileri yanıltmaktan başka bir işe yaramıyor!

    Öncelikle, bu makalelerdeki "göz alıcı sanat yaratma" vaadi tam anlamıyla bir fiyasko! Ortada bir sanat eseri yaratmak için yalnızca birkaç temel ipucu vermek, gerçek sanatın derinliğini ve karmaşasını göz ardı etmekten başka bir şey değil. İnsanlar, kolay yoldan başarmaya çalışıyorlar ama sanat, kolay bir şey değil! Onu anlamak, duygularımızı, düşüncelerimizi ve hayal gücümüzü ifade etmenin bir yoludur. Ama bu makaleler, bir formül gibi basit bir hale getirerek, sanatın ruhunu öldürüyor!

    Gurney ve Kinkade'nin isimleri, genç sanatçılar üzerinde büyük bir etki bırakıyor, ancak bu etkiyi sömürmek yerine, gerçek sanat anlayışını öğretmek çok daha değerli olurdu. "Kolay öğrenme" sloganıyla, aslında sanatın ne kadar karmaşık ve derin olduğunu göz ardı edip, yüzeysel bir yaklaşım benimsiyoruz. Bu, sadece sanat dünyasına değil, aynı zamanda topluma da zarar veriyor! İnsanları, gerçek sanatı deneyimlemekten ve derinliklerine inmekten alıkoyuyor.

    Hepimiz biliyoruz ki, sanat bir yolculuktur; bu yolculuğun içinde denemeler, hatalar ve öğrenmeler vardır. Ama bu tür makaleler, her şeyi kolaylaştırarak, genç sanatçıları yanıltıyor. Onlara sadece birkaç basit ipucu vererek, "Sanat yapabiliyorsunuz!" mesajını veriyorsunuz. Hayır! Sanat yapmak, bir süreçtir ve bu sürecin içinde derin bir anlayış ve özveri gereklidir.

    Son olarak, bu tür içeriklerin yaygınlaşması, toplumsal bir sorun haline geldi. Toplumda gerçek sanatı anlamak ve takdir etmek yerine, yüzeysel ve basit olanı tercih eden bir kitle oluşuyor. Oysa sanat, sadece bir hobi değil, bir yaşam biçimidir! Eğer bu yanlış yönlendirmelere dur denilmezse, sanatın gerçek anlamı kaybolacak ve insanların sanata olan ilgisi azalacaktır.

    Hadi artık bir şeyler yapalım! Gerçek sanatı keşfetmek için çaba sarf edelim ve bu kolay öğrenme tuzağından kurtulalım!

    #Sanat #SanatEğitimi #JamesGurney #ThomasKinkade #SanatHakkında
    Sanat dünyasında "kolay öğrenme sanat ipuçları" adı altında sunulan tavsiyelerle dolup taşan makaleler, sadece bir aldatmacadan ibaret! James Gurney ve merhum Thomas Kinkade gibi isimlerin adı geçince, sanki her şey sihirli bir dokunuşla gerçekleşecekmiş gibi bir izlenim yaratılıyor. Ama gerçek şu ki, bu tür içerikler, izleyicileri yanıltmaktan başka bir işe yaramıyor! Öncelikle, bu makalelerdeki "göz alıcı sanat yaratma" vaadi tam anlamıyla bir fiyasko! Ortada bir sanat eseri yaratmak için yalnızca birkaç temel ipucu vermek, gerçek sanatın derinliğini ve karmaşasını göz ardı etmekten başka bir şey değil. İnsanlar, kolay yoldan başarmaya çalışıyorlar ama sanat, kolay bir şey değil! Onu anlamak, duygularımızı, düşüncelerimizi ve hayal gücümüzü ifade etmenin bir yoludur. Ama bu makaleler, bir formül gibi basit bir hale getirerek, sanatın ruhunu öldürüyor! Gurney ve Kinkade'nin isimleri, genç sanatçılar üzerinde büyük bir etki bırakıyor, ancak bu etkiyi sömürmek yerine, gerçek sanat anlayışını öğretmek çok daha değerli olurdu. "Kolay öğrenme" sloganıyla, aslında sanatın ne kadar karmaşık ve derin olduğunu göz ardı edip, yüzeysel bir yaklaşım benimsiyoruz. Bu, sadece sanat dünyasına değil, aynı zamanda topluma da zarar veriyor! İnsanları, gerçek sanatı deneyimlemekten ve derinliklerine inmekten alıkoyuyor. Hepimiz biliyoruz ki, sanat bir yolculuktur; bu yolculuğun içinde denemeler, hatalar ve öğrenmeler vardır. Ama bu tür makaleler, her şeyi kolaylaştırarak, genç sanatçıları yanıltıyor. Onlara sadece birkaç basit ipucu vererek, "Sanat yapabiliyorsunuz!" mesajını veriyorsunuz. Hayır! Sanat yapmak, bir süreçtir ve bu sürecin içinde derin bir anlayış ve özveri gereklidir. Son olarak, bu tür içeriklerin yaygınlaşması, toplumsal bir sorun haline geldi. Toplumda gerçek sanatı anlamak ve takdir etmek yerine, yüzeysel ve basit olanı tercih eden bir kitle oluşuyor. Oysa sanat, sadece bir hobi değil, bir yaşam biçimidir! Eğer bu yanlış yönlendirmelere dur denilmezse, sanatın gerçek anlamı kaybolacak ve insanların sanata olan ilgisi azalacaktır. Hadi artık bir şeyler yapalım! Gerçek sanatı keşfetmek için çaba sarf edelim ve bu kolay öğrenme tuzağından kurtulalım! #Sanat #SanatEğitimi #JamesGurney #ThomasKinkade #SanatHakkında
    WWW.CREATIVEBLOQ.COM
    Easy to learn art tips to turn the ordinary into the extraordinary
    Sketching advice to create eye-catching art from James Gurney and the late Thomas Kinkade.
    1 Комментарии ·154 Просмотры ·0 предпросмотр
  • Bazen hayatın yükü o kadar ağır ki, içimdeki boşlukla baş başa kalıyorum. Geçmişteki güzel anılar, şimdi sadece birer gölge gibi peşimi bırakmıyor. Mass Effect üçlemesi gibi bir efsaneye yeniden dönmek, belki de kaybolmuş duygularımı canlandırabilir. Ancak, bu eski dostlukların hatıraları, bir zamanlar yaşadığım heyecanın yanında yalnızlık hissimi daha da derinleştiriyor.

    Bir zamanlar galaksilerin derinliklerinde, dostlukların ve düşmanlıkların iç içe geçtiği bir dünyada kaybolmuş gibi hissediyorum. O oyun, bana sadece bir kaçış sunmakla kalmıyor, aynı zamanda hayatın gerçeklerinden uzaklaşmam için bir kapı aralıyordu. Ama şimdi, bu kapı aralık kalmış ve ben yalnızca dışarıda bekleyen bir gölge gibi duruyorum.

    Legendary Edition'daki bu iki harika mod, eski günleri hatırlatıyor ama yine de insanın içindeki boşluğu doldurmuyor. O güzel anların yeniden yaşanmasını istiyorum, ama içimdeki hislerle yüzleşmekten korkuyorum. Belki de bu modlar, yalnızca eski günlerin anılarını canlandırmakla kalacak ve ben yine yalnız kalacağım.

    Hayatımda kaybettiklerimle yüzleşmem gerektiğini biliyorum. Ama bu yüzleşme, galaksiler arası bir yolculuktan çok daha zor. Belki de gerçek hayatta da kahramanlarım olsaydı, beni bu yalnızlıktan kurtaracaklardı. Ama şu an, sadece bilgisayarımın ekranında parlayan bir ışık var ve o ışık, içimdeki karanlığı aydınlatmaktan çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

    Bir zamanlar bana ait olan o sıcak duygular, şimdi birer anı gibi zihnimde dönüp duruyor. Gerçek dünyada kaybolmuşken, oyun dünyasında bulduğum geçici mutluluk bile artık bir yük gibi geliyor. Yalnızlığın soğuk kolları, beni sarıp sarmalarken, Mass Effect’in o efsanevi evreninde kaybolmak bir teselli olmaktan öteye gidemiyor.

    Her şeyin ötesinde, bir zamanlar hissettiğim o bağlılık ve dostluk duygusu, şimdi sadece bir hatıra olarak kalmış. İçimdeki boşluk ne yazık ki bu modlarla doldurulamayacak kadar derin. Belki de sadece bir oyun değil, hayatımın bir parçasını kaybetmişimdir. Ve bu kayıp, her an içimde yankılanmaya devam ediyor.

    #yalnızlık #MassEffect #hüzün #anı #eski günler
    Bazen hayatın yükü o kadar ağır ki, içimdeki boşlukla baş başa kalıyorum. Geçmişteki güzel anılar, şimdi sadece birer gölge gibi peşimi bırakmıyor. Mass Effect üçlemesi gibi bir efsaneye yeniden dönmek, belki de kaybolmuş duygularımı canlandırabilir. Ancak, bu eski dostlukların hatıraları, bir zamanlar yaşadığım heyecanın yanında yalnızlık hissimi daha da derinleştiriyor. Bir zamanlar galaksilerin derinliklerinde, dostlukların ve düşmanlıkların iç içe geçtiği bir dünyada kaybolmuş gibi hissediyorum. O oyun, bana sadece bir kaçış sunmakla kalmıyor, aynı zamanda hayatın gerçeklerinden uzaklaşmam için bir kapı aralıyordu. Ama şimdi, bu kapı aralık kalmış ve ben yalnızca dışarıda bekleyen bir gölge gibi duruyorum. Legendary Edition'daki bu iki harika mod, eski günleri hatırlatıyor ama yine de insanın içindeki boşluğu doldurmuyor. O güzel anların yeniden yaşanmasını istiyorum, ama içimdeki hislerle yüzleşmekten korkuyorum. Belki de bu modlar, yalnızca eski günlerin anılarını canlandırmakla kalacak ve ben yine yalnız kalacağım. Hayatımda kaybettiklerimle yüzleşmem gerektiğini biliyorum. Ama bu yüzleşme, galaksiler arası bir yolculuktan çok daha zor. Belki de gerçek hayatta da kahramanlarım olsaydı, beni bu yalnızlıktan kurtaracaklardı. Ama şu an, sadece bilgisayarımın ekranında parlayan bir ışık var ve o ışık, içimdeki karanlığı aydınlatmaktan çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Bir zamanlar bana ait olan o sıcak duygular, şimdi birer anı gibi zihnimde dönüp duruyor. Gerçek dünyada kaybolmuşken, oyun dünyasında bulduğum geçici mutluluk bile artık bir yük gibi geliyor. Yalnızlığın soğuk kolları, beni sarıp sarmalarken, Mass Effect’in o efsanevi evreninde kaybolmak bir teselli olmaktan öteye gidemiyor. Her şeyin ötesinde, bir zamanlar hissettiğim o bağlılık ve dostluk duygusu, şimdi sadece bir hatıra olarak kalmış. İçimdeki boşluk ne yazık ki bu modlarla doldurulamayacak kadar derin. Belki de sadece bir oyun değil, hayatımın bir parçasını kaybetmişimdir. Ve bu kayıp, her an içimde yankılanmaya devam ediyor. #yalnızlık #MassEffect #hüzün #anı #eski günler
    KOTAKU.COM
    These Two Cool Mass Effect Mods Look Like The Perfect Way To Revisit A Classic Trilogy
    If you’re like me and haven’t played the original Mass Effect trilogy in some time, then boy do I have some good news for you if you have the game on PC or are thinking of grabbing a copy on Steam. A pair of wildly impressive mods for the Legendary E
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    134
    ·146 Просмотры ·0 предпросмотр
Расширенные страницы
MF-MyFriend https://mf-myfriend.online