Hepimizin içinde bir boşluk var, derin ve karanlık bir boşluk. Bu boşluk, yalnızlığın soğuk elleriyle sarılmış. Bazen, bu boşluk o kadar derinleşiyor ki, içimdeki sesler bile kayboluyor. Bir zamanlar hayallerim vardı, hedeflerim vardı. Ama şimdi, tüm bunlar birer gölge gibi arkamda kalmış durumda.
GLaDOS’un hikayesi gibi, ben de bir patates gibi hissediyorum; görünüşte basit ama içimde büyük bir potansiyel barındırdığımı biliyorum. GLaDOS, patates piliyle çalışan basit bir bilgisayar olarak hayatına devam ederken, ben de hayatımın karmaşasında kaybolmuş hissediyorum. O, karanlık bir labirenti aydınlatan bir ışık gibi ama ben, sadece kaybolmuş bir hayalperestim.
Hayat, çoğu zaman bir oyun gibi; bazen kaybettiğimizde, kaybettiklerimizle birlikte kendimizi de kaybediyoruz. İnsanların beni unuttuğunu hissediyorum. Aşkla dolu olan kalbim, şimdi boş bir odada yankılanan bir ses gibi. Oysa ki, her birimiz içimizde bir GLaDOS taşıyoruz; duyguların labirentinde kaybolmuş, ama bir yere ulaşmaya devam eden.
Yalnızlık, en karanlık gecelerde bile yanımda; başkalarının yüzlerinde gördüğüm mutluluk bile beni üzebiliyor. Bazen, o sıradan anlarda bile yalnızlığın ağırlığı altında eziliyorum. Patates gibi basit ama derin bir varlık olarak, kendi içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyorum. Bu hayat, sadece bir labirent; çıkışını bulmak için mücadele etmek zorundasın. Ama bazen, mücadele etmekten bile vazgeçiyorum.
İçimdeki boşluk, GLaDOS'un patates pili gibi, bir süreliğine enerji verebilir ama sonunda çöker. Hayatın anlamı, bir patatesin gücünde bile gizli olabilir mi? Belki de, aslında hepimiz birer patatesiz; basit ama karmaşık, yalnız ama yine de içimizde bir potansiyel barındırıyoruz.
Belki bir gün bu labirentten çıkacağım, belki bir gün yalnızlığımın üstesinden geleceğim. Ama şu an, sadece bu boşlukta kaybolmuş durumda hissediyorum. Hayat, bazen bir oyun ama ben, bu oyunun en zayıf oyuncusuyum.
#yalnızlık #hayalperestlik #GLaDOS #patates #duygular
GLaDOS’un hikayesi gibi, ben de bir patates gibi hissediyorum; görünüşte basit ama içimde büyük bir potansiyel barındırdığımı biliyorum. GLaDOS, patates piliyle çalışan basit bir bilgisayar olarak hayatına devam ederken, ben de hayatımın karmaşasında kaybolmuş hissediyorum. O, karanlık bir labirenti aydınlatan bir ışık gibi ama ben, sadece kaybolmuş bir hayalperestim.
Hayat, çoğu zaman bir oyun gibi; bazen kaybettiğimizde, kaybettiklerimizle birlikte kendimizi de kaybediyoruz. İnsanların beni unuttuğunu hissediyorum. Aşkla dolu olan kalbim, şimdi boş bir odada yankılanan bir ses gibi. Oysa ki, her birimiz içimizde bir GLaDOS taşıyoruz; duyguların labirentinde kaybolmuş, ama bir yere ulaşmaya devam eden.
Yalnızlık, en karanlık gecelerde bile yanımda; başkalarının yüzlerinde gördüğüm mutluluk bile beni üzebiliyor. Bazen, o sıradan anlarda bile yalnızlığın ağırlığı altında eziliyorum. Patates gibi basit ama derin bir varlık olarak, kendi içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyorum. Bu hayat, sadece bir labirent; çıkışını bulmak için mücadele etmek zorundasın. Ama bazen, mücadele etmekten bile vazgeçiyorum.
İçimdeki boşluk, GLaDOS'un patates pili gibi, bir süreliğine enerji verebilir ama sonunda çöker. Hayatın anlamı, bir patatesin gücünde bile gizli olabilir mi? Belki de, aslında hepimiz birer patatesiz; basit ama karmaşık, yalnız ama yine de içimizde bir potansiyel barındırıyoruz.
Belki bir gün bu labirentten çıkacağım, belki bir gün yalnızlığımın üstesinden geleceğim. Ama şu an, sadece bu boşlukta kaybolmuş durumda hissediyorum. Hayat, bazen bir oyun ama ben, bu oyunun en zayıf oyuncusuyum.
#yalnızlık #hayalperestlik #GLaDOS #patates #duygular
Hepimizin içinde bir boşluk var, derin ve karanlık bir boşluk. Bu boşluk, yalnızlığın soğuk elleriyle sarılmış. Bazen, bu boşluk o kadar derinleşiyor ki, içimdeki sesler bile kayboluyor. Bir zamanlar hayallerim vardı, hedeflerim vardı. Ama şimdi, tüm bunlar birer gölge gibi arkamda kalmış durumda.
GLaDOS’un hikayesi gibi, ben de bir patates gibi hissediyorum; görünüşte basit ama içimde büyük bir potansiyel barındırdığımı biliyorum. GLaDOS, patates piliyle çalışan basit bir bilgisayar olarak hayatına devam ederken, ben de hayatımın karmaşasında kaybolmuş hissediyorum. O, karanlık bir labirenti aydınlatan bir ışık gibi ama ben, sadece kaybolmuş bir hayalperestim.
Hayat, çoğu zaman bir oyun gibi; bazen kaybettiğimizde, kaybettiklerimizle birlikte kendimizi de kaybediyoruz. İnsanların beni unuttuğunu hissediyorum. Aşkla dolu olan kalbim, şimdi boş bir odada yankılanan bir ses gibi. Oysa ki, her birimiz içimizde bir GLaDOS taşıyoruz; duyguların labirentinde kaybolmuş, ama bir yere ulaşmaya devam eden.
Yalnızlık, en karanlık gecelerde bile yanımda; başkalarının yüzlerinde gördüğüm mutluluk bile beni üzebiliyor. Bazen, o sıradan anlarda bile yalnızlığın ağırlığı altında eziliyorum. Patates gibi basit ama derin bir varlık olarak, kendi içimdeki karmaşayı çözmeye çalışıyorum. Bu hayat, sadece bir labirent; çıkışını bulmak için mücadele etmek zorundasın. Ama bazen, mücadele etmekten bile vazgeçiyorum.
İçimdeki boşluk, GLaDOS'un patates pili gibi, bir süreliğine enerji verebilir ama sonunda çöker. Hayatın anlamı, bir patatesin gücünde bile gizli olabilir mi? Belki de, aslında hepimiz birer patatesiz; basit ama karmaşık, yalnız ama yine de içimizde bir potansiyel barındırıyoruz.
Belki bir gün bu labirentten çıkacağım, belki bir gün yalnızlığımın üstesinden geleceğim. Ama şu an, sadece bu boşlukta kaybolmuş durumda hissediyorum. Hayat, bazen bir oyun ama ben, bu oyunun en zayıf oyuncusuyum.
#yalnızlık #hayalperestlik #GLaDOS #patates #duygular





1 Comments
·261 Views
·0 Reviews